En Son Eklenen Konular
Metin Taş - Sezgin Özcan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Metin Taş - Sezgin Özcan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
11:24
Adli Tatilde Vergi Davaları
Written By Muhasebe37 on 2 Ağustos 2012 Perşembe | 11:24
Adli tatil, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (İYUK) 61. maddesinde 'çalışmaya ara verme' başlığı altında yer alıyor. Söz konusu düzenlemeye göre, 'Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan otuzbir ağustosa kadar çalışmaya ara verirler.' Adli tatil döneminde nöbetçi mahkemeler görev yapıyor.
VERGİ DAVALARINA ETKİSİ
İYUK'un 8. maddesinin üçüncü fıkrasında; 'Bu kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır' hükmü yer alıyor.
Buna göre, İdare ve Vergi Mahkemelerinde açılacak davalarda, dava açma süresinin son gününün adli tatile rastlaması halinde, dava açma süresi adli tatilin bitiminden itibaren 7 gün uzuyor.
Dikkat edilmesi gereken nokta, sürenin herhangi bir gününün değil; 'son gününün' adli tatile rastlaması. Son günü adli tatile rastlamayan süreler açısından adli tatilde geçirilen sürelerin bir etkisi bulunmuyor.
TAHSİLAT İŞLEMLERİNE KARŞI AÇILACAK DAVALAR
Adli tatilin süre uzatıcı etkisini düzenleyen İYUK 8/3'de 'bu kanunda yazılı süreler' ibaresi yer alıyor. İbarenin sözel (lafzi) yorumundan, düzenlemenin sadece İYUK'ta yazılı olan süreleri ilgilendirdiği anlamı ortaya çıkıyor.
Böyle bir yorum benimsendiğinde; ödeme emri, teminat isteme, ihtiyati haciz gibi işlemlere karşı açılacak olan davalarda sürenin uzamasının söz konusu olmayacağı sonucu ortaya çıkıyor.
Konuyla ilgili farklı yargı kararları var. Ayrıca, uzmanlar arasında da görüş ayrılığı bulunuyor. Konunun yasal olarak düzenlenmeye ihtiyacı var. Yasal düzenleme yapılıncaya kadar bu nitelikteki işlemler üzerine açılacak davalarda süre yönünden dikkatli olunması gerekiyor. Bu bağlamda, son günü adli tatile rastlasa bile tahsilat işlemlerine karşı nöbetçi mahkemeye dava açılmasını öneriyoruz.
Etiketler:
adli,
dava,
Metin Taş - Sezgin Özcan,
tatil,
vergi
09:51
İZNE HAK KAZANMA
Yıllık ücretli izne hak kazanabilmek için işe başlandığı günden itibaren, deneme süresi de dahil olmak üzere en az bir yıl çalışmış olmak gerekiyor. Bir yıllık sürenin hesabında işçinin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı süreler birleştirilerek göz önüne alınıyor.
YILLIK İZİN SÜRELERİ
Yıllık ücretli izin süresi, çalışılan işyerindeki hizmet süresine göre belirleniyor. Hizmet süresi;
- Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlar için ondört iş gününden,
- Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlar için yirmi iş gününden,
- Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlar için yirmialtı iş gününden, az olamıyor.
Bu süreler asgari izin süreleri olup, toplu iş sözleşmeleri veya bireysel hizmet sözleşmeleri ile artırılması mümkün. Ayrıca, 18 ve daha küçük yaştaki işçilerle 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi 20 iş gününden az olamıyor.
İzin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmıyor. Bu günlerin, yukarda belirtilen izin sürelerine eklenmesi gerekiyor.
Yıllık İzin Kullanımında İnce Noktalar
Written By Muhasebe37 on 26 Haziran 2012 Salı | 09:51
Biz de İş Kanunu'na tabi çalışanların izin kullanımına ilişkin ince noktaları hatırlatalım istedik..
İZNE HAK KAZANMA
Yıllık ücretli izne hak kazanabilmek için işe başlandığı günden itibaren, deneme süresi de dahil olmak üzere en az bir yıl çalışmış olmak gerekiyor. Bir yıllık sürenin hesabında işçinin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı süreler birleştirilerek göz önüne alınıyor.
YILLIK İZİN SÜRELERİ
Yıllık ücretli izin süresi, çalışılan işyerindeki hizmet süresine göre belirleniyor. Hizmet süresi;
- Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlar için ondört iş gününden,
- Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlar için yirmi iş gününden,
- Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlar için yirmialtı iş gününden, az olamıyor.
Bu süreler asgari izin süreleri olup, toplu iş sözleşmeleri veya bireysel hizmet sözleşmeleri ile artırılması mümkün. Ayrıca, 18 ve daha küçük yaştaki işçilerle 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi 20 iş gününden az olamıyor.
İzin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmıyor. Bu günlerin, yukarda belirtilen izin sürelerine eklenmesi gerekiyor.
Etiketler:
izin,
Metin Taş - Sezgin Özcan,
yıllık
10:03
Vergisel anlamda temel değişiklik, sisteme katılım sürecinde sağlanan vergi avantajı ile sistemden çıkarken yapılan vergilemede oldu.
VERGİ TEŞVİKİ YERİNE DEVLET KATKISI
Sisteme katılım sürecinde sağlanan ancak sadece ücretliler ve beyanname veren vergi mükellefleri tarafından yararlanılabilen vergi avantajı kaldırıldı.
Devlet, işveren tarafından ödenen hariç olmak üzere, katılımcı tarafından ödenen katkı payının yüzde 25′i kadar katkı yapacak.
Bir katılımcı için bir takvim yılında ödenen ve Devlet katkısı tutarının hesaplanmasına esas teşkil eden katkı paylarının toplamı, hesaplamaya ilişkin dönemin sona erdiği tarihte geçerli brüt asgari ücretin hesaplama dönemine isabet eden toplam tutarını aşamayacak.
Devlet katkısı, katkı payı ödemelerinden ayrı olarak takip edilecek ve yatırıma yönlendirilecek. Devlet katkısı ve getirileri haczedilemeyecek ve rehnedilemeyecek.
Yasalaşan BES Kanun Tasarısı
Written By Muhasebe37 on 21 Haziran 2012 Perşembe | 10:03
Bireysel tasarrufların artırılmasına yönelik olarak bireysel emeklilik sisteminin (BES) cazibesinin artırılması amacıyla hazırlanan Yasa Tasarısı geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.
Vergisel anlamda temel değişiklik, sisteme katılım sürecinde sağlanan vergi avantajı ile sistemden çıkarken yapılan vergilemede oldu.
VERGİ TEŞVİKİ YERİNE DEVLET KATKISI
Sisteme katılım sürecinde sağlanan ancak sadece ücretliler ve beyanname veren vergi mükellefleri tarafından yararlanılabilen vergi avantajı kaldırıldı.
Devlet, işveren tarafından ödenen hariç olmak üzere, katılımcı tarafından ödenen katkı payının yüzde 25′i kadar katkı yapacak.
Bir katılımcı için bir takvim yılında ödenen ve Devlet katkısı tutarının hesaplanmasına esas teşkil eden katkı paylarının toplamı, hesaplamaya ilişkin dönemin sona erdiği tarihte geçerli brüt asgari ücretin hesaplama dönemine isabet eden toplam tutarını aşamayacak.
Devlet katkısı, katkı payı ödemelerinden ayrı olarak takip edilecek ve yatırıma yönlendirilecek. Devlet katkısı ve getirileri haczedilemeyecek ve rehnedilemeyecek.
Etiketler:
bireysel,
emeklilik,
Metin Taş - Sezgin Özcan
08:53
Yeni teşvik yasası ne getiriyor?
Written By Muhasebe37 on 5 Haziran 2012 Salı | 08:53
Yeni teşvik sisteminin yasal düzenlemeleri geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Yatırımların, ekonomik ve sosyal açıdan göreceli olarak daha az gelişmiş illere yönlendirilerek bu illerde istihdamın artırılması, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması ve cari açıkla mücadele amacıyla, yatırımlardaki devlet katkısının artırılması bağlamında, bazıları yeni getirilen, bazıları ise iyileştirilen teşvik unsurlarını;
- Yatırım döneminden başlamak üzere indirimli Kurumlar Vergisi uygulaması,
- Büyük ve stratejik yatırımlarda Katma Değer Vergisi iadesi,
- Gelir vergisi stopajı teşviki,
- Sigorta primi ve işveren hissesinin bir kısmının devletçe karşılanması, olmak üzere dört başlık altında toplamak mümkün.
Bugünkü yazımızda yeni teşvikleri özet olarak, önümüzdeki günlerde her bir teşvik unsurunu detaylı olarak ele alacağız.
Yatırımların, ekonomik ve sosyal açıdan göreceli olarak daha az gelişmiş illere yönlendirilerek bu illerde istihdamın artırılması, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması ve cari açıkla mücadele amacıyla, yatırımlardaki devlet katkısının artırılması bağlamında, bazıları yeni getirilen, bazıları ise iyileştirilen teşvik unsurlarını;
- Yatırım döneminden başlamak üzere indirimli Kurumlar Vergisi uygulaması,
- Büyük ve stratejik yatırımlarda Katma Değer Vergisi iadesi,
- Gelir vergisi stopajı teşviki,
- Sigorta primi ve işveren hissesinin bir kısmının devletçe karşılanması, olmak üzere dört başlık altında toplamak mümkün.
Bugünkü yazımızda yeni teşvikleri özet olarak, önümüzdeki günlerde her bir teşvik unsurunu detaylı olarak ele alacağız.
İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 32/A maddesinde yapılan değişiklikle, indirimli Kurumlar Vergisi uygulamasından yatırım döneminde de yararlanılmasına imkan sağlanıyor.
Mevcut düzenlemede indirimli
kurumlar vergisi, yatırımın tamamlanmasından sonra ve teşvik konusu yatırımdan elde edilen kazançlara uygulanıyordu. Yatırımlardan elde edilen kazanç, mükellefin diğer kazançlarından ayrı tutulup düşük oranda vergilendiriliyordu. Dolayısıyla bu teşvikten yararlanmak çoğu zaman uzun yıllar alabiliyordu.
Yeni düzenlemeye göre yatırımcının diğer faaliyetlerinden elde ettiği kazançlarına da indirimli Kurumlar Vergisi uygulanabilecek. Yatırıma başlama tarihinden itibaren yatırıma katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının yüzde 50'sini ve gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde yatırımcının diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi uygulatmak suretiyle devletin yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, bu oranı her bir il gurubu için yüzde 80'e kadar artırma veya yüzde sıfıra kadar indirmeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 32/A maddesinde yapılan değişiklikle, indirimli Kurumlar Vergisi uygulamasından yatırım döneminde de yararlanılmasına imkan sağlanıyor.
Mevcut düzenlemede indirimli
kurumlar vergisi, yatırımın tamamlanmasından sonra ve teşvik konusu yatırımdan elde edilen kazançlara uygulanıyordu. Yatırımlardan elde edilen kazanç, mükellefin diğer kazançlarından ayrı tutulup düşük oranda vergilendiriliyordu. Dolayısıyla bu teşvikten yararlanmak çoğu zaman uzun yıllar alabiliyordu.
Yeni düzenlemeye göre yatırımcının diğer faaliyetlerinden elde ettiği kazançlarına da indirimli Kurumlar Vergisi uygulanabilecek. Yatırıma başlama tarihinden itibaren yatırıma katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının yüzde 50'sini ve gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde yatırımcının diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi uygulatmak suretiyle devletin yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, bu oranı her bir il gurubu için yüzde 80'e kadar artırma veya yüzde sıfıra kadar indirmeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak.
Etiketler:
Metin Taş - Sezgin Özcan,
Teşvik,
yeni
08:43
Fatura deyip geçmeyin
Written By Muhasebe37 on 29 Mayıs 2012 Salı | 08:43
Fatura, satılan mal veya yapılan iş karşılığında düzenlenen bir belgedir. Fatura ticari bir belge olma niteliğinden dolayı, ticari hayatımızı düzenleyen kurallar içinde önemli bir yer tutmaktadır. Satıcı ve müşteri arasındaki ticari ilişkiyi ispat etmek açısından faturanın önemi büyüktür. Fatura konusunda Vergi Usul Kanunu (VUK) ve Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) çeşitli hükümler bulunuyor.
VUK’TA FATURA DÜZENLENME ZAMANIVergi Usul Kanunu (VUK)’nun 231/5. maddesinde, faturanın malın tesliminden ya da hizmetin yapılmasından itibaren yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre geçtikten sonra düzenlenen faturalar, vergi kanunları açısından hiç düzenlenmemiş sayılıyor.
.
Bu durumdaki faturalar için özel usulsüzlük cezası uygulanıyor. Uygulanacak ceza, faturada yazılması gereken tutarın yüzde 10′udur. Cezanın alt sınırı her bir fatura için 2012 yılında 180 TL. Yani, düzenlenmemiş sayılan faturada yazılı tutarın yüzde 10′unun daha az olması halinde 180 TL esas alınıyor. Bir yıl içinde çeşitli tarihlerde fatura düzenlenmemesi halinde, toplam olarak kesilecek ceza tutarı 2012 yılı için 88 bin TL’den fazla olamıyor.
Bu durumdaki faturalar için özel usulsüzlük cezası uygulanıyor. Uygulanacak ceza, faturada yazılması gereken tutarın yüzde 10′udur. Cezanın alt sınırı her bir fatura için 2012 yılında 180 TL. Yani, düzenlenmemiş sayılan faturada yazılı tutarın yüzde 10′unun daha az olması halinde 180 TL esas alınıyor. Bir yıl içinde çeşitli tarihlerde fatura düzenlenmemesi halinde, toplam olarak kesilecek ceza tutarı 2012 yılı için 88 bin TL’den fazla olamıyor.
TTK’DA FATURA DÜZENLENME ZAMANI
Halen yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nda da yeni TTK’da da faturanın düzenlenme zamanı konusunda bir hüküm yer almıyor. Her iki kanunda da sadece, ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer tarafın, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebileceği belirtilmiş. Her iki TTK’ya göre fatura ne zaman düzenlenirse düzenlensin geçerli bir belge olma niteliğini devam ettiriyor.
Halen yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nda da yeni TTK’da da faturanın düzenlenme zamanı konusunda bir hüküm yer almıyor. Her iki kanunda da sadece, ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer tarafın, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebileceği belirtilmiş. Her iki TTK’ya göre fatura ne zaman düzenlenirse düzenlensin geçerli bir belge olma niteliğini devam ettiriyor.
Etiketler:
Fatura,
Metin Taş - Sezgin Özcan
09:34
Şirketler ne iş olsa yapabilir mi?
Written By Muhasebe37 on 22 Mayıs 2012 Salı | 09:34
Ne iş olsa yaparım sözü genellikle iş başvurusunda bulunanlar tarafından kullanılıyor. Peki, şirketler açısından da aynı durum geçerli olabilir mi? Başka bir deyişle, şirketler her şeyi yapabilir mi? Sorunun yanıtına geçmeden önce son zamanlarda sıkça karşılaşılan bazı sözcüklerin açıklamasını yapmak istiyoruz. Çünkü konuyla ilgili görüş beyan eden uzmanlar, açıklamalarını bu kavramlar üzerinden yapıyorlar.
ULTRA VİRESLatince kökenli olan ‘ultra vires’ kavramı, ele aldığımız konu açısından ‘yetki aşımı’ anlamına geliyor. Ultra vires kavramının konumuzla ilgisine gelince…
.
Şirketlerin temel amacı kar elde etmektir. Karı elde etmek için de çeşitli ekonomik faaliyetlerde bulunurlar. Şirketlerin amaçları ve bu amaçları gerçekleştirebilmeleri için yapabilecekleri faaliyetler ana sözleşmelerinde yazılıdır. Eğer bir şirket ana sözleşmesinde belirtilmeyen faaliyetleri yapıyorsa ultra vires söz konusudur. Yani ana sözleşmeyle belirtilen yetkiler aşılmıştır.
Şirketlerin temel amacı kar elde etmektir. Karı elde etmek için de çeşitli ekonomik faaliyetlerde bulunurlar. Şirketlerin amaçları ve bu amaçları gerçekleştirebilmeleri için yapabilecekleri faaliyetler ana sözleşmelerinde yazılıdır. Eğer bir şirket ana sözleşmesinde belirtilmeyen faaliyetleri yapıyorsa ultra vires söz konusudur. Yani ana sözleşmeyle belirtilen yetkiler aşılmıştır.
.
Ultra vires olarak belirtilen durum söz konusu olduğunda, içinde bulunulan hukuk sistemine göre yetki aşımı yapılarak gerçekleştirilen işlem geçersiz olabilmektedir.
Ultra vires olarak belirtilen durum söz konusu olduğunda, içinde bulunulan hukuk sistemine göre yetki aşımı yapılarak gerçekleştirilen işlem geçersiz olabilmektedir.
KANUNDA ULTRA VİRESŞirketlerin faaliyet konuları dışında iş yapıp yapamayacakları konusuna halen yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 137. maddesinde yer verilmiştir. Kanun’un ‘Hükmi Şahısların Ehliyeti’ başlığını taşıyan 137. maddesi hükmü aşağıdadır:
.
Etiketler:
Metin Taş - Sezgin Özcan,
şirket,
TTK
10:12
Yeni Türk Ticaret Kanunu, Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının uygulanmasını sağlamak ve benimsenmesini kolaylaştırmak amacıyla Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu'na (Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu) yetki ve görev vermiştir.
Kurul tarafından belirlenen standartlara uyulabilmesi için muhasebe ile ilgili yazılımlarda bazı düzenlemeler yapılması gerekiyor. Bu durum, her işi son ana bırakma alışkanlığı olan toplumumuz için sorun çıkarabilecek nitelikte.
Yeni TTK, şirketlerin finansal tablolarının denetim yetkisine sahip meslek mensupları tarafından denetlenmesini gerektiriyor. Denetimin bağımsız olabilmesi için bağımsız denetçinin, şirketlerin muhasebe kayıtlarını tutan kişiden farklı bir kişi olması gerekiyor.
Bunların dışında; sermaye artırımı, sermaye azatlımı, birleşme, bölünme, kuruluş gibi bazı işlemlerin mevzuata uygunluğunun işlem denetçisi raporuyla onaylanması gerekiyor.
Bağımsız denetim yetkisini kullanacak meslek mensuplarının yetkilendirilme usulü konusu ise belirsizliğini koruyor. Konuyla ilgili olarak; Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nun web sayfasında;
Yeni TTK ve Denetim
Written By Muhasebe37 on 16 Mayıs 2012 Çarşamba | 10:12
Sıkça kullanılan bir söz vardır: 'Sayılı gün çabuk geçer'. Gerçekten de 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) için geriye sayım başladı. Yeni TTK iş hayatına epey yenilikler getiriyor. Bunlardan bir kısmı da mali tablolar ve denetimle ilgili.
Yeni Türk Ticaret Kanunu, Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının uygulanmasını sağlamak ve benimsenmesini kolaylaştırmak amacıyla Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu'na (Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu) yetki ve görev vermiştir.
Kurul tarafından belirlenen standartlara uyulabilmesi için muhasebe ile ilgili yazılımlarda bazı düzenlemeler yapılması gerekiyor. Bu durum, her işi son ana bırakma alışkanlığı olan toplumumuz için sorun çıkarabilecek nitelikte.
BAĞIMSIZ DENETİM
Yeni TTK, şirketlerin finansal tablolarının denetim yetkisine sahip meslek mensupları tarafından denetlenmesini gerektiriyor. Denetimin bağımsız olabilmesi için bağımsız denetçinin, şirketlerin muhasebe kayıtlarını tutan kişiden farklı bir kişi olması gerekiyor.
Bunların dışında; sermaye artırımı, sermaye azatlımı, birleşme, bölünme, kuruluş gibi bazı işlemlerin mevzuata uygunluğunun işlem denetçisi raporuyla onaylanması gerekiyor.
Bağımsız denetim yetkisini kullanacak meslek mensuplarının yetkilendirilme usulü konusu ise belirsizliğini koruyor. Konuyla ilgili olarak; Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nun web sayfasında;
Etiketler:
denetim,
Makale,
Metin Taş - Sezgin Özcan,
soru cevap,
TTK,
yeni
08:51
Öngörülen Sigorta Prim Teşviki
Written By Muhasebe37 on 10 Mayıs 2012 Perşembe | 08:51
Yatırımların teşvikine ilişkin hükümleri de bünyesinde barındıran Yasa Tasarısında, yatırımların ekonomik ve sosyal açıdan göreceli olarak daha az gelişmiş illere yönlendirilerek, bu illerde istihdamın artırılması ve bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması amacıyla, yatırımcının üzerindeki istihdam kaynaklı yüklerin azaltılması bağlamında öngörülen gelir vergisi stopajı teşvikini Salı günü yazmış, sigorta primi teşvikini bugüne bırakmıştık.
Tasarı ile mevcut sigorta primi teşviki tutarının, Bakanlar Kurulunca belirlenecek illerde gerçekleştirilecek yatırımlar için artırılması öngörülüyor.
Tasarı ile mevcut sigorta primi teşviki tutarının, Bakanlar Kurulunca belirlenecek illerde gerçekleştirilecek yatırımlar için artırılması öngörülüyor.
MEVCUT SİGORTA PRİMİ TEŞVİKİ
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun halen yürürlükte olan ek 2. maddesine göre, yatırımlarda Devlet yardımları hakkında kararlar çerçevesinde teşvik edilen yatırımlara bağlı olarak gerçekleştirilen istihdam için 18 Ağustos 2009 tarihinden itibaren, asgari ücret üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerinin tamamına kadar olan kısmı Hazinece karşılanıyor.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun halen yürürlükte olan ek 2. maddesine göre, yatırımlarda Devlet yardımları hakkında kararlar çerçevesinde teşvik edilen yatırımlara bağlı olarak gerçekleştirilen istihdam için 18 Ağustos 2009 tarihinden itibaren, asgari ücret üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerinin tamamına kadar olan kısmı Hazinece karşılanıyor.
ÖNGÖRÜLEN SİGORTA PRİMİ TEŞVİKİTasarıda mevcut durum korunurken, Bakanlar Kurulunca belirlenecek illerde gerçekleştirilecek yatırımlarda istihdam edilecek sigortalılar için işveren hisseleri ile birlikte sigortalı hisselerinin tamamına kadar olan kısmının da karşılanması öngörülüyor.
Etiketler:
Metin Taş - Sezgin Özcan,
SGK,
Teşvik