En Son Eklenen Konular
KDV etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KDV etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hediye Çeki Uygulamasında KDV

Written By Muhasebe37 on 5 Kasım 2014 Çarşamba | 10:02

Günümüz ekonomik koşullarında, firmaların  yaptıkları satışlar konusunda giderek daha sert bir yarışa girdiği ortadadır. Bu sert rekabet ortamında satışları arttırmak amaçlı pek çok stratejinin uygulandığını görmekteyiz. Bu stratejilerden yaygın olarak kullanılanlarından birisi de hediye çeki uygulamasıdır. Uygulamada, firmanın kendi bünyesinde çıkardığı hediye çeklerini yine kendi satışlarında kullanabildiği örneği gibi kendisinden bağımsız bir başka firmanın da uygulama içinde yer aldığı örnekler bulunmaktadır.
Hediye çeki uygulama konusunda en çok tartışılan konulardan birisi Katma Değer Vergisi hususudur. Hediye çekinin tesliminde KDV hesaplanmalı mıdır?

3065 sayılı KDV kanunun 1. maddesinde ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu yer almaktadır. Maddede geçen teslim yine aynı kanunun 2. maddesinde açık olarak tanımlanmıştır. Buna göre teslim;  bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesidir.

Firma tarafından, ilerleyen dönemlerdeki satışları arttırma maksatlı dağıtılan çeklerin herhangi bir malın satışı yada hizmetin ifası anlamına gelmediği açıktır. Bu sebeple bu çeklerin teslimi konusunda KDV söz konusu olmayacaktır. Ticari teamüllere aykırı olmayacak şekilde belli bir oranda indirim yapılmasını sağlayacak bir hediye çeki,  kullanım aşamasında, alınan mal ya da hizmet bedeline göre satış iskontosu olarak değerlendirilebilir.  Peki, bağımsız bir işletmenin ticari satışlarını arttırmak amaçlı bir başka firmada kullanılmak üzere, kullanıldığında bedelini ödeme taahüdü ile  aldığı ve müşterilerine bedelsiz verdiği  hediye çeki yada kupon tesliminde durum ne olacaktır? Maliyenin bu konudaki görüşü de yine yukarıdaki açıklamalarla çelişmeyecek niteliktedir. Bir başka firmada kullanılmak üzere verilecek bir hediye çeki uygulamasında, çekin gerek karşı firmadan teslim alınması gerekse müşteriye teslimi an itibariyle herhangi bir mal teslimi ve hizmet ifası oluşturmamaktadır. KDV'yi doğuran olay hediye çeki karşılığı malın satışı ya da hizmetin ifası sırasında gerçekleşmiş olacaktır.

 Konu ile ilgili Maliye bakanlığından talep edilen muktezalarda durumlar şu şekilde sonuçlanmıştır;

 İstanbul Defterdarlığı'''nın 06.03. 2003 tarih ve 1190 sayılı muktezasında;

".... hediye çeki teslimi bir mal veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV ye tabi olmayacak, çeklerin müşteriye verilmesi aşamasında bu çeklere ilişkin olarak fatura düzenlenmeyeceği gibi KDV de hesaplanmayacaktır"

26.01.2001 tarih ve 5166 sayılı Maliye Bakanlığı muktezasında;

"....  herhangi belirli bir mal teslimi ve hizmet ifasını göstermeyen hediye çeklerinin verilmesi ile katma değer vergisi yönünden vergiyi doğuran olay gerçekleşmemektedir. Bu nedenle, hediye çeki dağıtan firmaların, hediye çeklerini dekont vererek belgelendirmesi ve alınan bedelleri de "avans" olarak muhasebeleştirmesi gerekmektedir.

Dekont verilmek suretiyle belgelendirilen ve “avans” olarak muhase­beleştirilen hediye çeklerinin, nihai tüketiciler tarafından ibraz edilerek çek tutarı ka
dar malın teslimi durumunda, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 10/a maddesi hükmü uyarınca, vergiyi doğuran olay gerçekleşeceğinden daha önce belgeye bağlanmayan bu teslimlere ilişkin fatura ve benzeri ve­sikaların, hediye çeklerini kişilere veren firmalar adına düzenlenmesi ge­rekmekte olup, hediye çeklerini ibraz eden kişilere yapılan teslim ve hizmet ifaları sırasında ayrıca bu kişiler adına fatura ya da fatura yerine geçen bir vesika düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır...."

Nuruosmaniye Vergi Dairesi Başkanlığının 13.08.1998 tarih ve 15424 sayılı muktezasında,

"hediye çeklerinin müşteri firmaya tesliminin, mal teslimi olarak değerlendirilemeyeceği için KDV'''ye tâbi olmadığı"...

Hediye çekinin birkaç uygulamasına ilişkin hususlar açıklandığı gibidir. Ancak belirtmek yerinde olacaktır ki, uygulamada hediye çekleri yada kupon uygulamaları açısından sayısız yöntem bulunmaktadır. Burada önemli hususlardan birisi  uygulamaların hukuki açıdan ticari teamüller çerçevesinde olmasıdır.  Ve unutulmamalıdır ki, her bir değişik uygulama  vergisel hususların farklı olarak değerlendirilmesini gerektirecektir.


Altuğ Özöğüt
SMMM / Tax Manager
altugozogut@hsyaudit.com

KDV Tebliğinde Neler Değişti. İşte Değişen Maddeler.

Written By Muhasebe37 on 26 Nisan 2014 Cumartesi | 12:08

Bakan Şimşek'in verdiği bilgilere tebliğdeki yenilikler şöyle:

- 1985' en bu yana yayımlanmış tebliğler kaldırılarak tek bir tebliğe dönüşüyor. Böylece mevzuattaki dağınıklığın önüne geçilmiş olacak. Mevzuatta ve uygulamada yaşanan aksaklıkların önüne geçmek için önemli düzenlemelere gidilecek. İfadeler güncellendi, konular, verilen özelgeler de dikkate alınarak örneklerle daha açık ve anlaşılabilir hale getirildi.

- İmal, inşa, tadil, bakım ve onarım uygulamalarını içeren istisna düzenlemelerinde proje uygulamasına geçildi. Mükellef önceden proje kapsamında hangi malların alınacağı listesini sunacak. Bu kapsamda yapılacak iade ve istisnalara çok daha kolay bir şekilde takip edilip, mükellef açısından kolaylık sağlanacak.

- İstisna uygulamalarında gele husus ve esaslar açık bir şekilde ortaya konuldu.

- Tecil ve terkin uygulamasından yararlanacak imalatçıların kapsamı tarımsal üretimi de kapsayacak bir şeklide genişletildi. İlk defa tarımsal üretim yapanlar da tecil, terkin kapsamına alınmış oldu.

- Halen uygulamada olan hızlandırılmış iade sisteminden yaralanma koşulları hafifletiliyor. Bilanço büyüklükleri yani aktif, maddi durağan varlıklar, özsermaye ve satış tutarıyla ilgili 4 kriterden 3'nü sağlamış olması yeterli sayılacak. Ayırca çalıştırılması gereken asgari işçi sayısı da 350'den 250'ye düşürüldü. Bu uygulama büyük hacimli mükelleflerin KDV iadelerini herhangi bir inceleme olmaksızın ve 5 iş günü içinde almalarına imkan sağlarken, tebliğ çalışmasıyla bu uygulamadan daha fazla mükellefin yararlanmasına imkan sağlanacak.

- Daha önce sadece imalat ya da ihracat yapan mükelleflerin yararlanabildiği indirimli teminat uygulaması sistemini, KDV iadesi alan tüm mükelleflerin gerekli şartları sağlaması kaydıyla yararlanabileceği şekle dönüştürüldü.

- İndirimli teminat uygulaması sistemiyle gerekli koşulları sağlayan mükellefler, KDV iadelerini yüzde 100 teminat yerine sadece yüzde 4 veya yüzde 8 teminat göstererek alabilecekler. Teminatlar düşürülerek, bu şartları sağlayan bütün mükellefler açısından vergi ve finansman yükünde önemli bir hafiflemeye gidilecek.

- Mal teslimlerine yönelik tevkifat uygulamalarından kaynaklanan mahsuben iade incelemesiz ve teminatsız iade alınabilmesine imkan sağlandı. 



"KDV İADE TAKİP SİSTEMİNİ TÜM TÜRKİYE'DE UYGULAMAYA KOYACAĞIZ"

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, elektronik ortamda KDV İade Takip Sistemini mayıs ayında tüm Türkiye'de uygulamaya koyacaklarını, bu kapsamda mükelleflerin iade taleplerini online takip edecekleri yeni bir sistemi hayata geçireceklerini belirterek, "Bir mükellefimiz talepte bulunduğu bir iadenin en son durumu hakkında, örneğin hangi memurun önünde, hangi aşamada olduğu hakkında bilgi sahibi olacak. İade dosyasının o ana kadar hangi aşamalardan geçtiğini ve sonuçlanması için hangi aşamalardan geçmesi gerektiğini öğrenecek" dedi.

Şimşek, bakanlıkta düzenlediği "Katma Değer Vergisi'nde Yeni Dönem" konulu basın toplantısında, 30 yıla yaklaşan KDV uygulamasında yeni bir dönem açacak KDV Genel Uygulama Tebliği hakkında bilgi verdi.

Basına da yansıyan sahte belgeye dayalı KDV iadelerinin önlenmesi amacıyla özel esaslar uygulamasını yeni baştan düzenlediklerini belirten Şimşek, bu çalışmayla mevcut sistemde mükelleflerin mağduriyetine yol açan tüm uygulamaları tamamen değiştirdiklerini ifade etti. Özel esaslara alınma kriterini, belge ve işlemin gerçek mahiyetine bakarak belirlediklerini anlatan Şimşek, özel esaslara alınmadan önce mükelleflere yaptıkları işlemin gerçekliğini gelir serbestisi içerisinde her türlü delil ile ispat etme imkanını sağladıklarını, bunun için daha önceden sadece banka aracılığıyla ödeme yapılıp yapılmadığına baktıklarını söyledi.

"Bir tek vergi müfettişinin bir raporuyla bazen binlerce mükellef, bu kapsamda değerlendiriliyordu" diyen Şimşek, özel esaslar kapsamından çıkış için net belirlemeler, kriterler ve koşullar getirdiklerini bildirdi. Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buna göre, özel esaslara alınma tarihinden itibaren aynı fiili, tebliğde belirlenen süreler içerisinde işlememek koşuluyla sahte belge düzenleme raporu olanlar 5 yıl, sahte belge düzenleme tespiti olanlar 4 yıl, sahte belge kullanma raporu olanlar 4 yıl, sahte belge kullanma tespiti olanlar 3 yıl süre geçtikten sonra müracaatlarına gerek kalmaksızın kapsamdan çıkarılacaktır. Bu uygulamayla tahminimiz, 150 bin mükellefin özel esaslar kapsamından çıkacağı yönündedir. Mevcutta özel esaslar kapsamında bulunan mükelleflerin de yararlanması için geçiş hükümleri öngördük. Yani mevcut mükelleflerin de sadece ileriye yönelik değil, geriye yönelik de uygulamasını sağlamak üzere geçiş hükümleri de getirdik. Buna göre, ikinci veya daha alt mükelleflerden kaynaklanan sebeplerle özel esaslar kapsamında bulunan mükellefler, tebliğle getirilen süreleri doldurulan mükellefler ile beyanlarını düzelten veya işlemin gerçekliğini ispat eden mükellefler özel esaslar kapsamından çıkarılabilecektir."

Şimşek, zaman zaman mükelleflerin yanlışlıkla sahte fatura nedeniyle özel esaslar kapsamına alındığını, yeni uygulamayla bunun önüne geçilebileceğini de dile getirdi.


"İADENİN KAÇ GÜNDE SONUÇLANACAĞI BİLGİSİ EKRANDA GÖSTERİLECEK"

Bakan Şimşek, tebliğle KDV iadelerine ilişkin önemli bir sistem değişikliğine gittiklerini belirterek, mükelleflerin KDV iade taleplerini daha hızlı ve şeffaf şekilde yerine getireceklerini söyledi. Şimşek, şunları kaydetti:

"Mayıs ayında KDV iade takip sistemini tüm Türkiye'de uygulamaya koyacağız. Bu kapsamda mükelleflerin iade taleplerini online takip edecekleri yeni bir sistemi hayata geçiriyoruz. İstanbul'da yıl başından bu yana pilot projemiz vardı. Şimdi bu pilot projeyi bütün Türkiye'ye mayıs ayı itibarıyla yaygınlaştıracağız. Bir mükellefimiz talepte bulunduğu bir iadenin en son durumu hakkında, örneğin hangi memurun önünde, hangi aşamada olduğu hakkında bilgi sahibi olacak. İade dosyasının o ana kadar hangi aşamalardan geçtiğini ve sonuçlanması için hangi aşamalardan geçmesi gerektiğini öğrenecek. Maliye Bakanlığı artık şeffaf olacak. Sistemin uygulamaya geçmesinden kısa bir süre sonra mükelleflere iadesinin kaç günde sonuçlanacağıyla ilgili bilginin de ekranda gösterilmesini planlıyoruz. Bir adım daha atacağız, sadece bir levha asıp 'şu kadar günde iade edeceğiz' demeyeceğiz, artık elektronik ortamda..."

Elektronik ortamda KDV Takip Sistemi sayesinde önemli kazanımlar elde edeceklerine işaret eden Şimşek, bu sistemle iade süreçlerinde yaşanan sorunları tespit ederek hızlı çözümler üreteceklerini, iadenin daha hızlı, şeffaf ve sağlıklı yapılmasını sağlayacaklarını ifade etti. Şimşek, "Zaten mükelleflerin bizden talebi de budur. Bizim de bu yönde hakikaten önemli adım atıyor olmamız, bu uygulama açısından çok önemli" değerlendirmesinde bulundu.


"İADE TÜRLERİNE GÖRE SONUÇLANDIRMA SÜRELERİ"

"İadeyi gerçekleştiren vergi dairesinin performansını ölçerek otokontrol mekanizmasının işlerliğini artıracağız" diyen Şimşek, göreve geldiği günden bu yana Bakanlığında performansa dayalı sisteme geçilmesi gerektiğini belirtiğini anımsattı.

Şimşek, "Şimdi bu sistemle hangi vergi dairesi işini hızlı yapıyor, etkin bir şekilde iadeleri yapıyor bunu görebileceğiz. Buna göre burada gerekli tedbirleri alabileceğiz. Bunu çok önemsiyorum. Başarılı olan arkadaşları ödüllendireceğiz, başarısız olanlar hakkında da biz gerekli tedbirleri alacağız. İade türlerine göre sonuçlandırma süreleri için standartlar getireceğiz. Hangi iade türü ise bir takım standartlar getireceğiz" diye konuştu.

Bu çalışmayı geniş katılımlı bir çalışma ile hemen hemen herkesin görüşlerini alarak hazırladıklarını anlatan Şimşek, bu çalışma ile haksız KDV iadesinin engellenmesi yönünde önemli bir adım attıklarını, diğer taraftan mükelleflerin KDV iade süreçlerinin kolaylaştırılması ve hızlandırılmasını sağladıklarını belirtti.

Kaynak: haber.sgk.net

Tahsil Edilemeyen Serbest Meslek Alacaklarının Vergilendirilmesi ve Belge Düzeni

Written By Muhasebe37 on 10 Ocak 2014 Cuma | 15:15

I- GİRİŞ
Serbest meslek faaliyeti icra eden müşavir, avukat, mühendis, mimar gibi kişiler, ifa ettikleri hizmetlerin bedellerini tahsil etmekte güçlük çektiklerini sıklıkla dile getirmektedirler. Diğer taraftan, serbest meslek erbaplarının hizmet bedellerinin tahsilâtından vazgeçmeleri halinde, maddi kayıpları bununla sınırla kalmayıp ayrıca bir de vergi boyutu ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, tahsil edilemeyen serbest meslek faaliyetinden kaynaklı alacakların gelir ve katma değer vergileri karşısındaki durumları ile anılan konunun belge düzeni irdelenecektir.
II- TAHSİL EDİLEMEYEN SERBEST MESLEK ALACAKLARININ GELİR VE KATMA DEĞER VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU
A- SERBEST MESLEK KAZANCININ TANIMI
GVK’nın 65. maddesinde serbest meslek kazancının tarifi yapılmıştır. Bu hükme göre aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.
Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.
Anılan hükmün devamında, serbest meslek faaliyetinin sermayeden çok şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari niteliği olmayan işlerin işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması şeklinde tanımlandığı görülmektedir.
Tahkim işleri dolayısıyla hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlar da, serbest meslek kazancıdır.
Serbest meslek faaliyetinin bir işverene tabi olarak yapılması halinde ücret geliri elde edilmiş olur.
B- TAHSİL EDİLEMEYEN SERBEST MESLEK ALACAKLARININ GELİR VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU
Konuya ilişkin hüküm GVK’nın 67. maddesinde yer almaktadır
Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.
Müşteri veya müvekkilinden, serbest meslek faaliyeti ile ilgili olmak üzere para ve ayın şeklinde alınan gider karşılıkları kazanca ilave edilir.
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde Vergi Usul Kanunu’nun 328. maddesine göre hesaplanan müspet fark kazanca eklenir.
Vergi, resim, harç, keşif, şahitlik, bilirkişilik ve ekspertiz gibi hususlara harcanmak üzere müşteri veya müvekkilden alınan ve tamamen bu hususlara sarf edilen para ve ayınlar kazanç sayılmaz.
Serbest meslek erbabı için, nakden tahsil edilmemiş olmasına rağmen, aşağıda belirtilen bazı haller de tahsil olarak kabul edilmektedir.
— Ittıla hasıl etmeleri kaydıyla, namlarına kamu müessesesine, icra dairesine, bankaya, notere veya postaya para yatırılması;
— Serbest meslek kazancı olarak doğan alacağın başka bir şahsa temliki (Temlikin ivazlı olup olmadığına bakılmaz. İvazlı temliklerde ivazın tahsil şartı aranmaz.) veya müşterisine olan borcu ile takası
tahsil hükmündedir.
Bu açıklamalar esas alındığında, Gelir Vergisi açısından serbest meslek kazançlarında tahsil esası geçerlidir. Bu bakımdan, tahsil edilemeyen serbest meslek kazançlarının gelir vergisi matrahının tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
C-TAHSİL EDİLEMEYEN SERBEST MESLEK ALACAKLARININ KDV KARŞISINDAKİ DURUMU VE BELGE DÜZENİ
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde, Türkiye’de gerçekleştirilen ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtilerek, 10 uncu maddesinin (a) bendinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile (b) bendinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hüküm altına alınmıştır.
GVK’nın 65.maddesine göre, serbest meslek faaliyeti ise, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması olup, söz konusu faaliyet eser veya danışmanlık sözleşmesine yahut elverişli bir sözleşmeye dayalı olarak, belli bir edim şeklinde yapılabileceği gibi, süreklilik de arz edebilir. Serbest çalışan bir mimarın bir proje taahhüdü, bir avukatın dava üstlenmesi veya yeminli mali müşavirin KDV iadesi raporu hazırlamayı üstlenmesi ilk türe örnektir. Buna mukabil bir müşteriye süreli veya süresiz olarak mali veya hukuki danışmanlık verilmesinde faaliyetin sürekliliği söz konusudur.
Serbest meslek hizmetinin verilmesi karşılığında alınan bedeller Katma Değer Vergisi Kanunu’na tabi olup, vergiyi doğuran olay, hizmetin ifa edilmiş olmasına bağlanmıştır. Ancak, Gelir Vergisi Kanunu kazancın vergilendirilmesini “elde edilmiş olma” koşuluna bağlamıştır. Bu iki ayrı kanunun vergiyi doğuran olayı, aynı hizmette aynı kişi için farklı esaslara bağlaması uygulamada zaman zaman duraksamalara ve ihtilaflara yol açmaktadır. Örneğin, bir mali müşavirin defter tutma ve beyannameleri hazırlama sözleşmesi yaptığı bir mükellefin aylık taksitlerden bazıları ödememesi durumunda, bu durum gelir vergisi açısından dikkate alınmakta ancak ücreti tahsil edilemeyen o aylarda da hizmetin verildiğinden hareketle KDV ödemeleri istenilmektedir.
Öte yandan, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu da bu yönde karar vermiştir. Söz konusu Karar[1]’ın gerekçesinde, KDV Kanunu’nda hizmetin ifası vergiyi doğuran olay olarak belirlenmiş olduğunu; serbest meslekle ilgili özel bir düzenlemenin yer almadığını; Gelir Vergisi Kanunu’nda serbest meslek gelirinin tahsil esasına bağlanmasının bu hukuki durumu değiştirmeyeceğini; KDV açısından vergiyi doğuran olay, hizmetin yapılması ile meydana geldiğini; bu nedenle mahkemece, serbest muhasebecilik faaliyetinde hizmetin yapıldığı tarihin araştırılması ve vergiyi doğuran olayın hizmetin yapıldığı tarihte -bedel tahsil edilmese de- meydana geldiği nazara alınması gerektiğini açıklamıştır.
Diğer taraftan, serbest meslek faaliyetinde KDV hesaplanabilmesi, buna mukabil karşı tarafın da bu verginin indirim mekanizması içerisinde değerlendirilebilmesi, belgenin düzenlenmiş olması veya düzenleme gereğinin ortaya çıkmış olması gerekir. Bu kapsamda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Makbuz Mecburiyeti” başlıklı 236. maddesinde, “Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteride bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında,
- Katma değer vergisi bakımından vergiyi doğuran olay malın teslimi veya hizmetin ifasına bağlı olduğundan, serbest meslek faaliyetine ilişkin kazancın tahsil edilmediği durumlarda düzenlenecek serbest meslek makbuzunda, sadece KDV tutarına yer verilerek “....TL mal teslimine / hizmet yapılmasına ilişkin olup bedeli tahsil edilmemiştir.” şeklinde notun yazılması,[2]
- Serbest meslek kazancında tahsil esası geçerli olduğundan (kazancın kısım kısım tahsil edildiği durumlar dahil) serbest meslek makbuzunun  tahsil edilen tutar kadar düzenlenmesi ve makbuz üzerinde “KDV için ... gün ve ... sayılı serbest meslek makbuzu düzenlenmiştir.” şeklinde notun yazılması[3],
gerekmektedir.
Öte yandan, serbest meslek hizmetine taraf olanların, düzenlenen serbest meslek makbuzuna dayanarak  KDV’ni indirim konusu yapması mümkün bulunmaktadır.
III- SONUÇ
Serbest meslek erbaplarının en çok şikâyet ettikleri konulardan biri de tahsil edemedikleri ücretlerin vergilerini ödeme durumunda kalmalarıdır. Söz konusu meslek mensuplarının tahsil edemediklerin ücretler üzerinden gelir vergisi istenmemesine karşın, KDV açısından vergiyi doğuran olay hizmetin ifasına bağlandığından, katma değer vergisinin tahsili söz konusu olacaktır. İki vergi kanunundaki vergiyi doğuran olayın farklı esaslara bağlanması durumu devam ettiği sürece bu tartışmalar da devam edecek gibi görünüyor. Bir başka ifadeyle, serbest meslek gelirlerinde vergiyi doğuran olay bakımından, gelir vergisi açısından tahsil esası; KDV açısından tahakkuk esası geçerli olduğu müddetçe yukarıda açıklanan uygulama devam edecektir.

Şibli GÜNEŞ*
E-Yaklaşım


*         Vergi Denetim Kurulu Grup Başkanı
[1]       Dn. VDDK’ nın, 14.04.2006 tarih ve E. 2006/19, K. 2006/92 sayılı Kararı (Karar için Bkz. Mali Pusula, Sayı: 23, s. 150-152)
[2]       Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 20.07.2011 tarihli Özelgesi.
[3]       Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 20.07.2011 tarihli Özelgesi.

İhracatla İlgili Muhasebe Kayıtları, Beyanname Düzenenmesi ve KDV İadesi

Written By Muhasebe37 on 24 Aralık 2013 Salı | 17:31

I- GİRİŞ
Ekonomik gelişmişliğin temel göstergelerinden olan ihracat, kapasite kullanımını, rekabeti ve verimliliği artıran, döviz girdisi sağlayan, , işsizliği azaltan ve böylelikle ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkileyen önemli unsurların başındadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-a maddesinde,mal ve hizmet ihracatının katma değer vergisinden istisna olacağı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 12. maddesinde ise bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için; teslimin yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya yada yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılması, ayrıca teslim konusu malın T.C. Gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olması ya da yurt dışındaki müşteriye gönderilmek üzere yetkili gümrük antreposuna konulması, gerektiği açıklanmıştır.

Uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek için, Katma Değer Vergisi Kanunu’ndan istisna edilen ihracat gelirleri, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunları kapsamında vergilendirilmektedir. Yazımızda, ülkemizin kalkınmasında itici güç olan ihracatla ilgili muhasebe kayıtları, beyanname düzenlenmesi ve KDV iadeleri üzerinde durulacaktır.



II- MUHASEBE KAYITLARI

Mükellef, gümrük beyannamesinde ki bilgilere göre, 30 palet A ürününü, 50.180 Euro döviz ve toplam fatura bedeli olarak, 22.06.2009 tarihinde, 2.1968 döviz kurundan Hollanda’ya ihraç etmiştir.İhraç bedeli 25 gün sonra mükellefin banka hesabına transfer edilmiştir. Transfer edildiğindeki TCMB döviz alış kuru 2.2140 TL’dir. Mükellef ihraç ettiği A ürününü yurt içinden 05.06.2009 tarihinde 63.400 TL’ye satın almıştır. Mükellefin ihracatı ile aynı dönemde ki yurt içi satışları ise 40.000 TL olup önceki dönemden devreden indirilecek KDV bulunmamaktadır.

1- A ürününün stok hesabına alınması:

______________________ / _____________________________

153 TİCARİ MALLAR                63.400

153.01 A Ürünü 63.400

191 İNDİRİLECEK KDV           11.412

                                 102 BANKALAR                             74.812

______________________ / _____________________________


2- A ürününün ihraç edilmesinin kaydı:

______________________ / _____________________________
120 ALICILAR 110.235

120.02 Yurt Dışı Alıcılar 110.235

120.02.01 DFF Fruit B.S. 110.235

                      601 YURT DIŞI SATIŞLAR 110.235

                      601.01 A Ürünü 110.235


______________________ / _____________________________


3- İhracat ile ilgili çeşitli giderlerin kaydı:


______________________ / _____________________________
760 PAZARLAMA SATIŞ VE DAĞ. GİD. 24.360

760.02 İhracat Giderleri 24.360

760.02.01 Navlun Ve Sigorta Giderleri 13.560

760.02.02 Çeşitli Giderler 10.800

191 İNDİRİLECEK KDV 1.944

                                    102 BANKALAR 26.304

Not: a) Ambalaj, taşıma, yükleme boşaltma, gümrükleme gibi yurt içinde yapılan çeşitli giderler.

______________________ / _____________________________


4- Yurt içi satışların kaydı:

______________________ / _____________________________102 BANKALAR 47.200
600 YURT İÇİ SATIŞLAR 40.000

                        391 HESAPLANAN KDV 7.200


______________________ / _____________________________


5- İhraç bedelinin tahsil edilmesinin kaydı:


______________________ / _____________________________
102 BANKALAR 111.098

120 ALICILAR 110.235

120.02 Yurt Dışı Alıcılar 110.235

120.02.01 DFF Fruit B.S. 110.235

                        601 YURT DIŞI SATIŞLAR 863

                        601.02 Kur Farkları 863

______________________ / _____________________________


6- Haziran 2009 KDV Tahakkukunun kaydı:


______________________ / _____________________________
391 HESAPLANAN KDV 7.200

136 DİĞER ALACAKLAR 6.156

136.01 Vergi Dairesinden Alacaklar 6.156

                           191 İNDİRİLECEK KDV 13.356

______________________ / _____________________________


III- KDV BEYANNAMESİNİN DÜZENLENMESİ

İhracat gelirinin beyan edileceği dönem özellik arz etmektedir. İhracat geliri, ihracatın fiili olarak gerçekleştiği tarihte beyan edilmelidir.İhracatın fiili olarak gerçekleştiği tarih, 107 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nde, gümrük beyannamesinin kapanma tarihi olarak açıklanmıştır. Örneğin, ihracat faturası mayıs ayında düzenlense ve gümrük beyannamesi Haziran ayında kapansa, ihracata ait gelir, Haziran ayının KDV beyannamesinde gösterilmelidir.

Örnekteki mükellef ihracatı fiili olarak haziran ayında gerçekleştirdiği için, ihracat gelirini, Haziran ayının KDV beyannamesinde aşağıdaki şekilde beyan etmelidir.

Tevkifat Uygulanmayan İşlemler Tablosu

Matrah KDV Oranı Vergi

40.000 18 7.200



İndirimler Tablosu

İndirim Türü Vergi

Bu Döneme Ait İndirilecek KDV 13.356



Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler Tablosu

İstisna Türü Teslim ve Hizmet Tutarı Yüklenilen KDV

Mal İhracatı 110.235 13.356



Sonuç Hesapları Tablosu

İade Edilmesi Gereken Katma Değer Vergisi 6.156



IV- İHRACATLA İLGİLİ KDV İADESİ

Mükellefin yukarıda ki KDV beyannamesinden de anlaşılacağı gibi, ihraç edilen ürün ile ilgili yüklenilen KDV, öncelikle vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den indirildi ve indirilemeyen 6.156 TL’nin ilgili vergi dairesinden mahsup yolu ile iadesi istendi.

İhraç edilen mal ve hizmet nedeniyle yüklenilen vergilerin indirilememesi halinde,indirilemeyen verginin, Maliye Bakanlığı’nca tespit edilecek esaslara göre iade edileceği, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinde belirtilmiştir. İhracat istisnasından doğan KDV iadelerinin usul ve esasları ise, 84 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nde açıklanmıştır. Bu Tebliğ’e göre KDV iade talepleri üç şekilde yerine getirilir. Bunlar;

1- İnceleme raporu ve teminat aranmaksızın iade

- Mahsup yoluyla iade talepleri

- Maliye Bakanlığı’nca belirlenen sınırı aşmayan nakden iade talepleri

- Yeminli mali müşavir tasdik raporuna dayalı nakden iade talepleri

- Kamuya ait kuruluşların iade talepleri

2- Teminat karşılığı iade

3- Vergi İnceleme raporu ile iade

Mahsup talebi, bir dilekçe ile mükellefin katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine yapılmalıdır. Gümrük beyannameli mal ihracatında dilekçe ile birlikte aşağıdaki belgelerinde vergi dairesine ibrazı şarttır.

- Gümrük beyannamesi (aslı veya noter, gümrük idaresi ya da yeminli mali müşavirce onaylı örneği)

- Satış faturalarının fotokopisi veya listesi

- İhracatın gerçekleştiği döneme ilişkin olarak indirilecek katma değer vergisi listesi

- İhraç edilen malın bünyesine giren vergi miktarına ilişkin hesaplamaları gösterir tablo

V- SONUÇ

Ekonomik sınırların azaldığı, küreselleşen dünyada, ülkemizdeki işletmeler dış ticarete açılmalıdır. Dış ticarete açılarak dünya pazarlarından pay alan, satışını, kârını ve kapasitesini artıran, istihdam yaratan, iç pazara hareket getiren, ihracatçılar desteklenmeli, daha çok ihracat yapmalarının önü açılmalıdır. Zengin ve mutlu olabilmemiz, tükettiğimizden çok üreten ve satan bir ülke olmamıza bağlıdır.



Yazar : Şahin Giray GÜVECE(*) ' YE AİT OLUP

E-Yaklaşım / Kasım 2009 / Sayı: 203

 (*) SMMM

Gelir Vergisi Kanununun 89. Maddesine Göre, Matrahın Tespitinde Beyanname Üzerinden İndirlecek Eğitim Ve Sağlık Harcamalarına İlişkin Kdv’nin Durumu

Written By Muhasebe37 on 27 Mart 2013 Çarşamba | 18:40


1- Giriş:
193 sayılı GVK’nın (Gelir Vergisi Kanunu) 89. maddesinin 5281 sayılı Kanunla değişik ikinci bendine göre gelir vergisi mükelleflerine, gelir vergisi matrahının tespitinde, beyan edilen gelirin % 10’unu aşmaması, Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamalarını, gelirlerinden indirebilme hakkı sağlanmıştır.
Bu harcamalara ilişkin indirim tutarı belirlenirken KDV (Katma Değer Vergisi) dahil mi yoksa KDV hariç tutarın mı dikkate alınacağı konusunda ilgili kanun ve tebliğlerde açıklık bulunmamaktadır. Bu yazımızda, bu konuda yayınlanan Muktezalar da dikkate alınarak açıklık getirilmeye çalışılacaktır.
2- İndirimden Yararlanabilecek Mükellefler.
Eğitim ve sağlık harcamalarını gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapabilecek olanlar, GVK’nın 85. maddesine göre gelirlerini yıllık beyanname ile beyan eden gelir vergisi mükellefleridir. Beyanname verilmeyecek haller ise, GVK’nın 86. maddesinde belirtilmiştir. Bu doğrultuda, GVK’da belirtilen beyanname verilmeyecek haller dışında kalan, ticari, zirai ve mesleki kazanç sahipleri ile menkul ve gayrimenkul sermaye iratları, değer artışı kazançları, arızi kazançları ve ücretleri dolayısıyla yıllık Gelir Vergisi beyannamesi veren tam ve dar mükellefler eğitim ve sağlık harcamalarını gelir vergisi matrahının tespitinde
indirim konusu yapabilirler.

Süresinde Düzenlenmemesi Nedeniyle Hiç Düzenlenmemiş Sayılan Faturalardaki KDV İndirilebilir mi?

Written By Muhasebe37 on 5 Şubat 2013 Salı | 09:45


I- GİRİŞ 


Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 231/5. maddesine göre, faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi (7) gün içinde düzenlenmesi gerekmekte olup, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır. 

Uygulamada, yedi günlük sürede düzenlenmemesi nedeniyle VUK yönünden hiç düzenlenmemiş sayılan faturaların geçerliliği ve bu faturalarda gösterilen KDV’lerin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konularında tereddütlerle karşılaşılmaktadır. 

Aşağıda, VUK yönünden süresinde düzenlenmemesi nedeniyle hiç düzenlenmemiş sayılan faturaların geçerliliği ve bu faturalarda gösterilen KDV’lerin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konusu incelenecek, Maliye Bakanlığı görüşlerine de yer verilmek suretiyle kişisel görüşlerimiz belirtilecektir. 

II- SÜRESİNDE DÜZENLENMEMESİ NEDENİYLE HİÇ DÜZENLENMEMİŞ SAYILAN FATURALARDAKİ KDV’NİN İNDİRİLİP İNDİRİLEMEYECEĞİ 
A- BU KONUDA ORTAYA ÇIKAN GÖRÜŞLER 

VUK’un 231/5. maddesinde hükme bağlanan yedi günlük sürede düzenlenmeyen faturalarda yer alan KDV’lerin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konusunda iki farklı görüş bulunmaktadır. Bu görüşler aşağıdaki gibidir: 

Birinci Görüş: Yedi günlük süre geçtikten sonra düzenlenen fatura hiç düzenlenmemiş sayıldığından, diğer bir ifade ile vergi hukuku yönünden yok kabul edildiğinden, bu belgeye dayanılarak KDV indirimi yapılması mümkün değildir(1). 

Süresi Dışında Yapılan KDV Mahsubu ve Sosyal Güvenlik Kurumu Uygulamaları

Written By Muhasebe37 on 25 Ocak 2013 Cuma | 15:06


I-GİRİŞ

      Bilindiği üzere 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunun 4. Maddesi birinci fıkrasının (a) bendinde (eski adıyla SSK lı) sayılan sigortalıları çalıştıran işverenler bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların prime esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden, kanun gereğince hesap edilecek sigortalı hissesini ücretlerinden keserek ve kendisine ait olan prim tutarını da bu tutara ekleyerek en geç kurumca belirlenecek günün sonuna kadar yine kuruma ödemekle mükelleftir.
       Firmalar elinde paraları olmasa da, çalıştırdığı sigortalılardan dolayı oluşan prim (Sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamlarıdır) borçlarına karşılık Katma Değer Vergi iadesi alacakları ile mahsup işlemini yapmaları günümüz ekonomisinde içinde bulunduğu mali sıkıntılarını atlatmaları ve kuruma olan borçlarını ödemeleri yönünde güzel bir uygulamadır. Ödeme şekillerinden olan KDV ile mahsup işleminde süresi dışında yapılan mahsup uygulamasında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan uygulamaları ve işverenlerin yapması gerekenleri makalemizde anlatmaya çalışacağız.
  
II- PRİMLERİN ÖDENMESİ VE KDV İLE MAHSUP İŞLEMİ
     
       5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık sigortası kanunun 87. Maddesinde İşverenler ay içinde işyerlerinde çalıştırdıkları sigortalıların Kısa ve uzun vadeli sigortalı kolları ile genel sağlık sigortası primlerinin kurumca belirlenen sürenin sonuna kadar yine belirlenen şekilde ödemekle mükellef olan kişiler olduğu açık bir şekilde ifade edilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalıları çalıştıran işverenler, bir ay içinde çalıştırdıkları sigortalıların prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını sigortalıların ücretlerinden keserek, kendi hissesine isabet eden prim tutarlarını da bu tutarlara ekleyerek en geç takip eden ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödeyeceklerdir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ayın 1 ile sonu arasında ücretleri ödenen özel sektör işyerleri ile ayın 15 den diğer ayın 14 ü arasında ödeyen resmi işyerlerinin mahsup işlemlerinin ay sonlarının farklı olmasıdır.

Konut Teslimlerinde KDV Oranları Değişti

Written By Muhasebe37 on 4 Ocak 2013 Cuma | 12:55


I. Yasal düzenleme
Katma Değer Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler % 1 oranında KDV’ye tabidir. Bu listenin 11. sırasında net alanı 150 m2‘ye kadar konut teslimleri yer almaktadır. Ayrıca belediyeler, il özel idareleri, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve bunların % 51 veya daha fazla hissesine ya da yönetiminde oy hakkına sahip oldukları işletmeler tarafından konut yapılmak üzere projelendirilmiş arsaların (sosyal tesisler için ayrılan bölümler dahil) net alanı 150 m2‘nin altındaki konutlara isabet eden kısmı da % 1 oranında KDV’ye tabidir.
15 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6322 Sayılı Kanun’un 22. maddesi ile KDV Kanunu’nun, Bakanlar Kuruluna KDV oranlarını belirleme konusunda yetki veren 28. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Buna göre Bakanlar Kuruluna, inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun vergi değeri ve bulunduğu yeri esas alarak konut teslimleri için 28. maddedeki sınırlar içerisinde yeni oran belirleme yetkisi verilmiştir.
II.2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılan düzenleme
Bakanlar Kurulu yukarıda yer verilen yetkisini 1 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kullanmıştır.
Buna göre (I) sayılı listenin 11. sırasında yer alan net alanı 150 m2‘ye kadar konutlardan; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu kapsamındaki büyükşehirlerde(6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerler hariç) lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan ve ruhsatın sonradan revize edilip inşaat kalitesinin yükseltilmesi hali de dahil olmak üzere, yapı ruhsatının alındığı tarihte üzerine yapıldığı arsanın Emlak Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine istinaden tespit edilen arsa birim m2vergi değeri;

Özel Binek Araçlarının Kiraya Verilmesinde KDV

Written By Muhasebe37 on 12 Aralık 2012 Çarşamba | 09:36

Uygulamada çok çana rastlanan olaylardan birisi de özellikle şirket çalışanlarının veyahut da ortaklarının kendilerine veyahut yakınlarına ait araçları ve genellikle de binek araçlarını ya bedelsiz veyahut da belli bir bedel karşılığında şirket kullanımına terk etmeleri yani kiralama işlemleridir. Bu konuda yine çoğu kez araç sahibi ile kiraya verilen veya kullanım hakkı verilen kuruluşla bağıt yapıldığı gözlenmektedir.

Böyle bir durumun vergi hukuku açısından konumlandırılması ise yine uygulamada duraksama yaratmakta ve farklı yorumlamalara neden olabilmektedir.

Gelir Vergisi Yasası'nın 70'inci maddesinde sayılmak suretiyle belirtilen mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradı olarak kabul edilmiştir.

Buna göre "Motorlu nakil ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentileri"nin kiraya verilmesi halinde elde edilen kira geliri gayrimenkul sermaye iradıdır.

Diğer yandan aynı yasanın 73. maddesinin birinci fıkrası hükmü gereği olarak kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamaz. Bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve hakların kirası sayılır. Bina ve arazide emsal kira bedeli bu mal ve hakların kirası sayılır. Bina ve arazide emsal kira bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Yasası'na göre belirlenen vergi değerinin yüzde 5'idir. Diğer mal ve haklarda emsal kira bedeli, bu mal ve hakların maliyet bedelinin, bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Yasası'nın servetlerin değerlendirilmesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin yüzde 10'udur.

Basit Usule Tabi Servis İşletmecisinin Faturasında “KDV Dahil” İbaresi Kullanmasının Vergisel Sonuçları

Written By Muhasebe37 on 29 Kasım 2012 Perşembe | 12:36

1. GİRİŞ
KDV Kanunu 8/2 gereği, vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler.


Basit usule tabi olan mükelleflerin mal teslimleri ve hizmet ifaları KDV Kanunu 17/4-a bendi gereği KDV’den istisnadır. Ancak bu mükellefler faturaları üzerinde “KDV Dahildir” veya benzer minvalde bir ibareye yer verirlerse bu KDV’yi beyan etmek ve ödemek zorundadırlar. İşte bu durumda, söz konusu KDV’nin KDV tevkifatına da tabi olup olmayacağı çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır. 


2. BASİT USULE TABİ OLAN MÜKELLEFLER VE KDV İSTİSNASI 


Basit usule tabi olma şartları ve basit usulde ticari kazancın tespiti GVK’nun 46, 47, 48 ve 51. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelerde yer alan şartlara uyan mükellefler basit usulde vergilendirilmekte ve verdikleri hizmetler ile yaptıkları teslimler KDV Kanunu 17/4-a bendi gereği KDV’den istisna tutulmaktadır. 


3. 117 NO.LU KDV GENEL TEBLİĞİ İLE KDV TEVKİFATI KAPSAMINDA ALINAN SERVİS TAŞIMACILIĞI HİZMETLERİ 


Tebliğin 3.12.11 numaralı kısmında yapılan açıklamalara göre personel, öğrenci, müşteri ve benzerlerinin belirli bir güzergah dahilinde taşınması kapsamında verilen servis hizmetleri KDV tevkifatı kapsamına girmektedir. Tevkifat oranı 5/10 olarak belirlenmiştir. 

Tevkifatlı Fatura Hesaplama Programı

Written By Muhasebe37 on 16 Kasım 2012 Cuma | 12:55

Siz sadece Tutarı, KDV Oranı ve Tevkifat Oranını yazın gerisini -KDV 117 Nolu Genel Tebliğine uygun- bir şekilde program hesaplasın. 

Program Excel formatında olduğundan dolayı 2003 ve 2007 (sonrası) sürümlerinde çalışabilecek şekilde ayrı ayrı sunulmuştur.



2007 ve sonrası Excel sürümlerini kullananlar için: 



2003 ve öncesi Excel sürümlerini kullananlar için: 



(Not: İndir butonlarına tıkladığınızda karşınıza gelen sayfada 5 saniye bekledikten sonra ekranın sağ üst köşesinde çıkan sarı renkteki "Reklamı Geç" butonuna tıklayarak programı indirebilirsiniz.)

KDV iadesi eziyeti bitmedi bitmeyecek

Written By Muhasebe37 on 3 Kasım 2012 Cumartesi | 09:46

Önce, konuya yabancılar için KDV iadesi ne demek oradan başlayalım.

KDV, asıl ödeyicisinin son tüketici olduğu, zincir esasında işleyen bir vergi sistemidir. Son tüketiciye kadar olan aşamadaki mükellefler, mal ve hizmet alımları için ödedikleri KDV yi, kendi satışlarından tahsil ettikleri KDV den düşerler aradaki farkın, diğer bir deyişle yarattıkları katma değere isabet eden vergiyi de vergi dairesine yatırırlar.

Ama ihracatta olduğu gibi bazı işlemlerde ise istisna tanınmıştır. Yani bu işlemlerden KDV alınmaz. İşte KDV den istisna olan işlemlerde, satışlardan KDV alınmadığı için satıcının üzerinde kalan vergi, vergi dairesince satıcıya iade edilir.
Yani KDV iadesi ihracatçıya bir lütuf ya da hibe değil, üzerine yük olarak kalan verginin iadesidir.

Ancak özellikle son dönemlerde ihracatçılar için KDV iadesi almak cehennem azabından beter hale geldi.

Bunun birinci nedeni sözüm ona iadesini sistemini kolaylaştırmak üzere başlatılan “e-iade” sistemi. Bir diğer neden de vergi dairelerinin mükelleflerin “hakkı” olan iadeye ilişkin işlemlerde gerektiği hassasiyeti göstermemeleri.

2010 yılı başında e-iade sistemine geçilirken, gerekçe olarak, işleyişteki insan unsurunu azaltarak sistemin hızlandırılması gösterildi.

"KDV Dahil" ve "Bu işyerinde asgari ücret uygulanır" yazılarının asılması hk.

Written By Muhasebe37 on 6 Ekim 2012 Cumartesi | 10:34

“KDV dahil” ve “Bu işyerinde asgari ücret uygulanır” yazıları işyerinde asılmak zorunda mıdır? KDV dahil yazısı birden çok katlı bir işyerinde her katta ayrı ayrı yazılmalı ve asılmalı mıdır?

22 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile getirilen “FİYATLARIMIZA KDV DAHİLDİR” ibaresini taşıyan levhanın işyerine asılması zorunluluğu 27.05.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 408 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 27.05.2011 tarihinden itibaren kaldırıldı.

Asgari Ücret Yönetmeliğinin 12. maddesinin son fıkrasında yer alan asgari ücretin ilanına ilişkin hüküm de 07.07.2012 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmış olup, asgari ücrete ilişkin levha asma zorunluluğu da bu tarihten itibaren kaldırılmış oldu.

Sezgin Özcan

100 Soruda KDV Tevkifatı - 2012

Dosyayı Sitemizin sol menünüsünde bulunan 
"Online Belgeler" bölümündeki "E-Kitap" kategorisinden PDF formatında indirebilirsiniz.

Sorumlu sıfatıyla ödediğiniz KDV’yi artık indiremeyebilirsiniz

Written By Muhasebe37 on 8 Haziran 2012 Cuma | 11:16

Değerli DÜNYA okurları, Mali İdare dönemi geçtikten sonra ikmalen veya re’sen tarhiyatlar sonucu ödenen KDV’lerle ilgili “sessiz” ve “gizli” bir görüş değişikliğine gitti.



Uygulama nasıldı?

Yurtdışından gelen hizmet faturaları, özellikle yılın ikinci ayıyla ilgili olan bölüm için yılı geçtikten sonra da düzenlenebilmektedir. Hizmeti veren yabancı kurum kendi ülke mevzuatı ve muhasebe prensipleri açısından sorun teşkil etmiyor olduğu için örneğin 2011 yılı ile ilgili verdiği hizmetlerle ilgili faturasını 2012 yılı Ocak veya Şubat ayında gönderebilmektedir. Özellikle lisans, royalty, teknik yardım, merkezi hizmetlerle ilgili faturalar tamamen, kısmen ya da bittikten sonra gelmektedir.
Hizmetin yapıldığı yılı (Örn:2011) izleyen yılda (Örn:2012) gelen bu tür faturalar şirketlerce geldiği dönemde önceki dönem gideri olarak kayda alınmaktadır.

Önceki dönem gider olarak kayda alınan bu tutarlarla ilgili olarak sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanmakta ve beyan edilmekte, sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenen KDV (örnekte Ocak 2012 – veya Şubat 2012) ödendiği dönemin 1 no.lu KDV beyannamesinde indirilecek KDV olarak dikkate alınmaktadır.

Dolayısıyla şirketler geç gelen bu tür faturaların KDV’sini faturayı kayda aldıkları yılda ödeyip, indirebilmektedir. Bu fatura ise ya karşılık yoluyla gider yapılmakta ya da doğrudan kurumlar vergisi beyannamesinde indirim alarak (ilgili olduğu bir önceki yılın kurumlar vergisi beyanında diğer indirim satırında) dikkate alınmaktadır.

KDV Tevkifatlarının Süresinde Beyanı Gerekir

Written By Muhasebe37 on 29 Mayıs 2012 Salı | 09:48

KDV tevkifat uygulamasına ve bu uygulamadan doğan iade taleplerinin yerine getirilmesine ilişkin
usul ve esaslar 117 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile açıklanmıştır.
Söz konusu tebliğliğin 1.2.1. bölümünde;

“………. işleme ait fatura veya benzeri belge izleyen ay içinde düzenlense dahi sorumlu sıfatıyla beyan, işlemin vuku bulduğu dönemin beyan süresi içinde yapılacaktır. Kısmi tevkifat uygulamasında satıcının mükellef sıfatıyla 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edeceği kısım da
aynı dönemde beyan edilecektir.

Hizmet işlemlerinde, hizmetin ayın sonunda tamamlanması halinde de fatura izleyen ayda düzenlense dahi bu şekilde işlem yapılacaktır. İşlem bedelinin ödenmemesi, işleme ait faturanın süresinde düzenlenmemesi, alıcıya geç gelmesi veya hiç gelmemesi tevkifatın yapılıp yukarıda belirtilen süre içinde sorumlu tarafından beyan edilmesine engel değildir.” Açıklamasına yer verilmiştir.

Yukarıdaki açıklamada da belirtildiği üzere, işleme ait fatura veya benzeri belge izleyen ay içinde düzenlense dahi, sorumlu sıfatıyla beyanın, işlemin vuku bulduğu dönemin beyan süresi içinde yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, faturaların malın teslimi veya hizmetin tamamlandığı ay sonu itibariyle mutlaka düzenlenmesi/düzenlettirilmesi gerekir.
Facebook -

Twitter -