En Son Eklenen Konular
SGK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SGK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İşçiler SGK borcundan sorumlu olmayacak

Written By Muhasebe37 on 21 Mayıs 2015 Perşembe | 09:20

30 Ekim 2014 tarihinde, yine bu köşemizden bu konuyu eleştirmiş ve işçilerin SGK borçlarından sorumlu tutulmamaları gerektiğini yazmıştık.
SGK tarafından işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri SGK’ya karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğunu belirtmiş, örneğin bir şirkette maaşlı olarak çalışan Genel Müdür, ödeme yaptırma yetkisi olup olmadığına bakılmaksızın sorumlu tutulduğunu ifade etmiştik.
Mali Müşavir de sorumlu olamaz
Bazı SGK müdürlüklerinin daha da ileri gidilerek, şirketlerin SGK borçlarından mali müşavirlerin de sorumluluğu tutulduğu ve ödenmeyen sigorta prim borçlarının mali müşavirlerden talep edildiği görülmekteydi.
Açık bir şekilde belirtmek gerekir ki; bir şirkette ücretli olarak çalışan işçi veya profesyonel yöneticilerin ya da mali müşavirlerin sorumluluklarının maliye idaresi uygulama ve mevzuatı doğrultusunda yeniden düzenlenmesi gerektiğini paylaşmıştık.
İşçilerden tahsil edilemeyecek
Yeni Torba Kanun ile artık profesyonel yönetici ve işçiler de ‘derin bir oh’ çekti.
Torbada yer alan ve 5510 sayılı Kanuna eklenen hükme göre; şirket yönetim organlarında görev almayan ve sermaye sahibi olmayan kanunu temsilciler ve üst düzey yönetici veya yetkililer hakkında kurum alacaklarından dolayı icra takibi başlatılmış olsun veya olmasın ilgili mevzuata ilişkin müşterek ve müteselsil sorumlulukları sona erecektir. Buna göre şirkette sadece kanuni temsilci, üst düzey yönetici vb. bulunup; sermaye sahibi olmayan ve yönetim organlarında görev almayan kişilerden ‘şirket borçları’ talep edilemeyecek.
Uygulanan hacizler kaldırılacak
3182 sayılı Bankalar Kanunu, 4389 sayılı Kanun ve 5411 sayılı Kanun kapsamında faaliyet izni kaldırılan ve (ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları dahil) yönetim ve denetimi TMSF’ye devredilen ya da doğrudan iflasına karar verilen bankalar ve bu bankaların hakim ortakları, yönetim ve denetimine sahip olduğu iştirakleri, gerçek ve tüzel kişi hakim ortaklarının hakim ortak olduğu şirketler ve anılan kanunlar kapsamında bankanın Fona olan borcundan sorumlu tutulan kişiler hariç olmak üzere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle haklarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre iflas kararı verilmiş ve işlemleri devam eden, iflas tasfiyesi sonuçlanmış olan şirketlerin borçlarından, 506 sayılı Kanunun mülga 80’inci ve bu Kanunun 88’inci maddesi çerçevesinde müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunanlardan şirket yönetim organlarında görev almayan ve sermaye sahibi olmayan kanuni temsilciler ve üst düzey yönetici veya yetkilileri hakkında Kurum alacaklarından dolayı Kurumca 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre icra takibi başlatılmış olsun veya olmasın ilgili mevzuata ilişkin müşterek ve müteselsil sorumlulukları sona erer, yapılan takipler sonlandırılır ve bu kişiler hakkında uygulanan hacizler kaldırılacak.
Haklarında icra takibi başlatılmış olanlardan, bu işlemlere karşı dava açmış olanların bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için bu davalarından feragat etmeleri gerekecek.
Bu hükmün yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgililerin şahsi mal varlıklarından tahsil edilmiş olan tutarlar ret ve iade edilmeyecek.

Mazeret izninde neler değişti!

İş Kanununda, personelin çeşitli nedenlerle kullanabilecekleri mazeret izinleri için ayrı bir madde düzenlenmemiş olup, genellikle toplu iş sözleşmesi veya işyeri uygulamalarıyla çalışanlara sağlanmaktadır. İş mevzuatında yer bulamamış olan mazeret izni uygulaması yasal zeminde tanınmıştır. Buna göre ‘torba yasa’ olarak bilinen 6645 sayılı Kanununda yapılan düzenlemelere göre;
- İşçinin evlenmesi
- İşçinin evlat edinmesi
- Ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü halinde ÜÇ GÜN ücretli izin verilecektir.
Ek olarak son torba yasayla getirilen yeni düzenleme ile eşinin doğum yapması halinde ise 5 gün ücretli izin hakkı getirilmiştir.
İşçilerin en az yüzde 70 oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde, hastalık raporuna dayalı olarak ve çalışan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde 10 GÜNE kadar ücretli izin verilecektir.

SORU CEVAP

Bağ-Kur’luya iş kazası maaşı bağlanır mı?
Okurumuz Münevver Yılmaz “Bir yakınımın eşi iş kazasında vefat etti. Bildiğim kadarıyla eşi kamyoncu. Kaza da kamyonu sırasında, iş yaparken meydana geliyor. Arkadaşıma eşinden dolayı aylık bağlanır mı? Eşinin 5000 küsur günü Bağ-Kur, 150 gün ise SSK sigortalılığının olduğunu biliyoruz” diye soruyor.
5510 sayılı kanunun 13. maddesinde sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay iş kazası sayılmıştır. İş kazası bildiriminin 1 ayı geçmemek üzere Bağ-Kur kaydının olduğu SGM’ye müracaat edilmesi gerekmektedir.
Sigortalının hak sahiplerine hem ölüm sigortasından ölüm aylığı, hem de iş kazasından ölüm geliri bağlanacaktır. Bunun için, hak sahibi kişiler SGK’da örnekleri yer alan formdan iki tane doldurmalı formun birine iş kazası ölüm geliri, diğerine ise ölüm aylığı yazmalıdır (Formun 4 numaralı tahsis talep çeşidi kısmına yazılır).
Hak sahipleri tarafından iş kazası müracaatında bulunulduktan sonra SGK müfettişlerince olayın iş kazası olup olmadığının soruşturulması yapılıp, olayın iş kazası olduğuna dair rapor düzenlendiğinde iş kazasından ölüm geliri bağlanacaktır.
Ayrıca, kişinin ölüm sigortasından ölüm aylığı için yeterli gün sayısı bulunduğundan hak sahipleri kişinin bağlı bulunduğu SGM’ye ölüm aylığı müracaatında bulunabilirler.
Ayrıca eğer varsa Bağ-Kur borcunun da ödenmesi gerekecektir. Ölüm aylığı talebi borcun ödenmesini takiben yapılır. Ayrıca cenaze yardımı için de talepte bulunabilir.
Resul KURT / STAR

İşsizlerin Maaşı Artıyor

Written By Muhasebe37 on 3 Ocak 2015 Cumartesi | 09:51

Sigortalı olarak çalıştıktan sonra işsiz kalanlara işsizlik sigortasından;

- İşsizlik ödeneği verilmekte,
- İş bulmalarına yardım edilmekte,
- Eğitim verilerek niteliklerini artırmaları sağlanmakta ve,
- İşsiz kaldıkları dönemde sağlık güvencesi altında olmaları sağlanmaktadır.

İş sözleşmeleri işsizlik ödeneğine hak kazanacak şekilde sona eren sigortalılar, Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüklerine süresi içinde şahsen başvurarak yeni bir iş almaya hazır olduklarını kaydettirmeleri, hizmet akitlerinin sona ermesinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş ve işten ayrılmadan önceki son 120 gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmaları kaydıyla işsizlik ödeneği almaya hak kazanırlar.

İş sözleşmelerinin sona ermesinden önceki son üç yıl içinde,

-  600 gün prim ödemiş olanlara 180 gün,
-  900 gün prim ödemiş olanlara 240 gün, 
-  1080 gün ve daha fazla prim ödemiş olanlara 300 gün, 

süre ile Çalışma ve İş Kurumu Müdürlükleri tarafından işsizlik ödeneği ödenmektedir. Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde kırkıdır. Bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, 4857 sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde seksenini geçemez.

Asgari ücretin artmasıyla birlikte işsizlik ödeneği tutarları da artmaktadır.

01.01.2015-30.06.2015 dönemi için aylık işsizlik ödeneği tutarı en az 480,60 TL ve en yüksek tutar ise 961,20 olarak uygulanacaktır. Bu tutarlardan binde 7,59 oranında damga vergisi kesintisi yapılarak ödeme gerçekleştirilir. Bu durumda ödenek tutarları sırasıyla net 476,95 TL ve 953,90 TL’ dir.

01.07.2015-31.12.2015 dönemi için aylık işsizlik ödeneği tutarı en az 509,40 TL ve en yüksek tutar ise 1018,80 TL olarak uygulanacaktır. Bu tutarlardan binde 7,59 oranında damga vergisi kesintisi yapılarak ödeme gerçekleştirilir.

Bu durumda ödenek tutarları sırasıyla net 505,53 TL ve 1.011,07 TL’dir.

Üniversiteli işçiler memur statüsü istiyor!

Bir süredir sosyal medyada örgütlenen üniversiteli işçilerden çok sayıda mesaj alıyoruz. Bugün istedim ki, üniversite mezunu olan ve kamuda çalışan işçi statüsünde çalışan okurlarımızın seslerini duyuralım.

Okurlarımız diyor ki;  “Üniversiteli işçiler, kamuda memur işi yapan ama kadrolu işçi statüsünde çalışanlardır. Bir mühendis düşünün kamuda yine mühendis olarak çalışıyor ama işçi statüsünde. Şef, müdür olamıyor çünkü 4857 ye tabi çalışıyor. Yeni bir kadro değil statü değişikliği ile memur olmak istiyor.

Üniversite Mezunu İşçilere Memurluk kadrosu verilmelidir. Yaklaşık 23.000 üniversite mezunu işçi kamuda 4857 sayılı İş Kanuna göre çalışmakta, memurların haklarından yararlanamamaktadır.”

Ümit ediyorum ki, bir çok sorunun çözüldüğü Ak Parti hükümetleri tarafından bu sorun da çözülecektir.  

RESUL KURT / STAR GAZETESİ

Fazla Çalışma İle İlgili İşçiden Ocak Ayı İçerisinde “Onay” Alınması

1- GİRİŞ
İş hukukunda, “fazla çalışma” kavramı, İş Kanununun 41-43.madde hükümlerinde düzenlenmiştir. Ayrıca, Deniz İş Kanununda md.28.de, Basın İş Kanunundan ise, 1.md.düzenlenmiştir (1). Diğer yandan, İş Kanununa ilişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği de yayımlanmış bulunmaktadır (2).

İş görenlerce, “fazla mesai” olarak adlandırılan “fazla çalışma” haftalık 45 saati aşan çalışmalara İş Kanununda verilen isimdir. Her bir saat fazla çalışma için verilecek, ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının %50 arttırılması suretiyle ödeneceğini ifade etmektedir (3).


Ülkenin genel menfaatleri veyahutta işin niteliği veya ücretinin arttırılması gibi sebeplerle fazla çalışma yapılabilir. Fazla çalışma, yasada yer alan şartlar dahilinde, haftalık 45 saati aşan çalışmalardır. İş Kanununun 63.md.göre, denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile, bazı haftalarda toplam 45 saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz (4).

2- FAZLA ÇALIŞMA SÜRELERİ NEDİR?

Haftalık çalışma süresinin sözleşmelerle 45 saatin altında belirlendiği durumlarda yukarıda belirtilen esaslar dahilinde uygulanan ortalama haftalık çalışma süresini aşan ve 45 saate kadar yapılan çalışmalar “fazla çalışma” değil “fazla sürelerle çalışma” sayılmıştır. Fazla sürelerle çalışmalarda, her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının %25 yükseltilmesiyle ödenir. Bu hükümle, yapılan fazla çalışmanın niteliğinde bir değişiklik olmamasına rağmen, ücrette farklılaşma yapılarak, adeta sözleşmelerle belirlenecek haftalık çalışma süresinin, 45 saatin altında olmaması dayatılmaktadır. Bu dayatma, sözleşme yapma özgürlüğü açısından Anayasa’nın 48 ve 53. maddelerine aykırılık oluşturduğu gibi, serbest toplu pazarlık sistemine de dolaylı bir müdahale anlamına gelmektedir (5).


3- FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ VEYA SERBEST ZAMAN  NEDİR?

Her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının %50 yükseltilmesi suretiyle ödenir (6).


Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma yapan işçi isterse, bu çalışmalar karşılığı zamlı ücret yerine, fazla çalıştığı her saat karşılığında bir saat otuz dakikayı, fazla sürelerle çalıştığı her saat karşılığında bir saat onbeş dakikayı “serbest zaman” olarak(İş K.md.41/IV.) İşçi hak ettiği serbest zamanı altı ay zarfında, çalışma süreleri içinde ve ücretinde bir kesinti olmadan kullanır. İşverenler işçileri iş olduğunda, fazla çalışma ücreti ödemeden, günde 11 saate kadar çalıştırabilecekler; buna karşılık, iş olmadığı zaman “git evde dinlen” diyebileceklerdir (7).

4- FAZLA ÇALIŞMANIN YASAKLANDIĞI İŞLER VE KİŞİLER KİMLERDİR?

a)
 Sağlık kuralları bakımından günde en çok 7,5 saat veya daha az çalışılması gereken işlerde fazla çalışma yapılamaz(8).
b) Gece çalışmalarında olağan fazla çalışma yapılamaz. Kadın işçilere ne sebeple olursa olsun, gece döneminde fazla çalışma yaptırılamaz (9).
c) Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçilere fazla sürelerle çalışma da yaptırılamaz (10).

d)
 18 Yaşından küçük olanlar fazla çalışma yapamaz (11).
e) İş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi ile önceden veya sonradan fazla çalışmayı kabul etmiş olsalar bile sağlıklarının elvermediği işyeri hekiminin veya Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı hekiminin, bunların bulunmadığı yerlerde herhangi bir hekimin raporu ile belgelenen işçiler (12).

f)
 İş Kanunu’nun 88.maddesinde öngörülen Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelikte belirtilen gebe, yeni doğum yapmış ve çocuk emziren işçiler (13).


5- FAZLA ÇALIŞMA HAKKINDA YENİ YILDA İŞÇİLERDEN ONAY ALMAK ZORUNLU MUDUR?

Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yaptırmak için işçinin yazılı onayının alınması gerekmektedir. Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’nin 9.maddesinde, fazla çalışma ihtiyacı olan işverenin fazla çalışma onayını her yıl başında işçilerden yazılı olarak alması gerektiği belirtildiğinden işçilerin onaylarının alınması gereklidir. Dolayısıyla, 2007 yılında işverenlerin işçilerine fazla çalışma yaptırmayı düşünmeleri halinde işçilerden ocak ayı içinde fazla çalışma yapmayı kabul ettiklerine dair yazı alınmalıdır.

Zorunlu nedenlerle veya olağanüstü durumlarda yapılan fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma için bu onay aranmayacaktır.

Fazla çalışma ihtiyacı olan işverence bu onay her yıl başında işçilerden yazılı olarak alınır ve işçi özlük dosyasında saklanır. İşveren, fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yaptırdığı işçilerin bu çalışma saatlerini gösteren bir belge düzenlemek, imzalı bir nüshasını işçinin özlük dosyasında saklamak zorundadır. İşçilerin işlemiş olan fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma ücretleri normal çalışmalarına ait ücretlerle birlikte ödenir. Bu ödemeler, ücret bordrolarında ve İş Kanunu uyarınca işçiye verilmesi gereken ücret hesap pusulalarında açıkça gösterilmelidir (14).

6- ÇSGB BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN FAZLA ÇALIŞMA İZNİ ALMAYA GEREK BULUNMAMAKTADIR

1475 sayılı İş Kanunu’na göre işverenler, fazla çalışmaya başlamadan önce işyerinin bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne başvuruda bulunarak “fazla çalışma izni” almak zorunda iken 4857 sayılı yeni İş Kanunu’nda işverenlerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’nden fazla çalışma izni almalarına ilişkin bir hüküm bulunmadığından 10.06.2003 tarihinden itibaren fazla çalışma izni alınmasına gerek bulunmamaktadır (15).

7- HAFTA TATİLİNDE FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ NE OLACAKTIR?

Esasen hafta tatilinde işçilerin çalıştırılması yasaktır. Yani, asıl olan işçinin hafta tatilinde dinlendirilmesidir. Ancak, iş yoğunluğu veya çeşitli nedenlerle hafta tatilinde çalışan işçilere, normal ücretine ilave olarak her bir saat fazla çalışma için normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde elli yükseltilmesi suretiyle hesaplanacaktır (16).

Nazlı Gaye Alpaslan
Avukat


(1) ŞAKAR Müjdat, “Gerekçeli ve İçtihadlı İş Kanunu Yorumu” Yaklaşım Yay.2006, Ankara, s.417
(2) Bu yönetmelik için bkz.R.G.06/04/2004 gün ve 25425 s.
(3) İş Kanunu md.41/II
(4) İş Kanunu md.41/I
(5) ŞAKAR age.s.418
(6) İş Kanunu md.41/II
(7) İş Kanunu md.41/IV
(8) Sağlık Kuralları Yönetmeliği md.7
(9) Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırılma Koş.Hk.Yönet.md.5
(10) Fazla Çalışma Yönet.md.8/d
(11) Fazla Çalışma Yönet.md.8/a
(12) Fazla Çalışma Yönet.md.8/b
(13) Fazla Çalışma Yönet.md.8/c
(14) KURT Resul, “Yeni Yılda İşçilerden Fazla Çalışma Onayı Almayı Unutmayın”, Dünya Gazetesi, 29/12/06
(15) KURT Resul, Dünya Gazetesi, 29/12/06
(16) KURT Resul, Dünya Gazetesi, 29/12/06

Kaynak: www.MuhasebeTR.com 

Eksik Gün Bildirimlerinde Yeni Düzenleme İşverenlere Nasıl Fayda Sağlayacak?

Written By Muhasebe37 on 30 Aralık 2014 Salı | 09:10

Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan bildirimlerde sigortalının ayda 30 gün bildirilmesi esastır. Bununla birlikte uygulamada değişik nedenlerle sigortalıların ayda 30 günden az bildirilmeleri sıkça rastlanan bir husustur.(1) Ancak eksik bildirimlerde çoğu zaman işverenler hata yapmakta, eksik bildirilen günlerin nedenlerini içeren belgeleri ya SGK’ya vermemekte, yada ayın 31 günden oluşmasından dolayı eksik belge vermektedirler.
Makalemizde eksik bildirim nedenlerini, eksik gün bildirimlerinin nasıl yapılması ve nasıl hesaplanması gerektiğini, SGK nın bu konudaki uygulamasının nasıl olacağını inceleyeceğiz. Yine SGK’nın bundan sonra neden hatalı bildirilen eksik günlere idari para cezası uygulamayacağını açıklayacağız.

II. EKSİK GÜN BİLDİRİMİNİN NEDENLERİ
Ay içinde resmi tatiller ve hafta tatilleri hariç tam çalışan sigortalının hizmetlerinin ayın kaç günden oluştuğuna bakmaksızın, ayda 30 gün olarak Kuruma bildirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, ücretsiz izin, istirahat raporu, işe gelmeme (puantaj kaydı), disiplin cezası, göz altına alınma, tutuklanma, kısmi süreli çalışma, grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, doğal afetler vb. nedenlerle ayda 30 günden az çalışma uygulamada sıkça rastlanan hususlardandır.
Yukarıda sayılan yada benzer diğer nedenlerle ayda 30 günden az çalışan sigortalının SGK’ya 30 günden az bildirilmesi mümkündür. Böylece hem işverenlerin çalışmayan ve ücret hak etmeyen sigortalıdan dolayı külfete katlanması önlenmiş hem de sigortalıların işlerine bağlılıkları artırılmıştır. (Sigortalı hangi nedenle olursa olsun işe gitmediği gün ücret alamayacağını ve sigortasının eksik bildirileceğini bildiğinden işe devamsızlık isteği taşımamaktadır. Dolayısıyla işe bağımlılığı artmaktadır.)
Yine 30 gün bildirim esas olduğundan, eksik bildirimde bulunan işveren, eksik bildirme nedenini Kuruma bildirmek zorunda ve dayanağı belgeleri aylık prim hizmet belgesinin Kuruma verilmesi gereken süre içinde Kuruma vermek zorundadır. Eksik gün nedeninin bildirilmesi ve dayanağı belgelerin Kuruma verilmesinin zorunlu oluşuyla da, ayda tam gün çalışıp, eksik gün bildirilerek hak kaybına uğrayan sigortalıların mağduriyeti önlenmiş olmaktadır.
III. EKSİK GÜN BİLDİRİMİ NASIL YAPILIR?
Ayda 30 günden eksik bildirim yapılması halinde, eksik gün bildirim nedeni Aylık Prim Hizmet Belgesinde kodlanmalı, eksik gün bildirim formu ve dayanağı belgeler aylık prim hizmet belgesinin verilmesi gereken süre içinde işyerinin işlem gördüğü Sosyal Güvenlik İl/Merkez Müdürlüğüne verilmelidir. Eksik gün bildirimine ilişkin bilgi formu örneği Sosyal Sigorta İşlemleri yönetmeliği(2) ekinde (EK-10) mevcuttur. Sigortalının eksik çalışma nedenleri Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin (SSİY) 9 nolu ekinde yer alan aylık prim ve hizmet belgesinin arka sayfasında açıklanmış olup,

01İstirahat
02Ücretsiz/aylıksız izin
03Disiplin cezası
04Gözaltına alınma
05Tutukluluk
06Kısmi istihdam
07Puantaj kayıtları
08Grev
09Lokavt
10Genel hayatı etkileyen olaylar
11Doğal afet
12Birden fazla
13Diğer
15Devamsızlık
16Fesih tarihinde çalışmamış
17Ev hizmetlerinde 30 günden az çalışma
18Kısa çalışma ödeneği

eksik gün nedenleri olarak sayılmıştır. (3)
Dolayısıyla, ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmayan ve çalıştırılmadığı günler için de ücret ödenmediği beyan edilen sigortalılara ilişkin olarak, aylık prim ve hizmet belgesinde kayıtlı eksik gün nedeni hanesine, yukarıda belirtilen nedenlerden sigortalının durumunu açıklayan kod numarası aylık prim ve hizmet belgesine kaydedilecektir.(4)

IV. BİLDİRİM YAPILMASI GEREKEN GÜN NASIL HESAPLANIR?
Ay içinde hafta tatili ve resmi tatiller dışında çalışmayan sigortalı çalışmadığı gün kadar Kuruma eksik bildirilebilir. Ancak ayların 28-29-30-31 günden oluşması dolayısıyla, bildirilmesi gereken gün konusunda çoğu zaman hata yapıldığı sık rastlanan bir durumdur. Ay içinde tam çalışanların, ayın kaç günden oluştuğuna bakılmaksızın 30 gün bildirilmesi gerektiğinden, ay içinde eksik çalışanlar da 30 gün üzerinden hesaplama yapılarak SGK’ya bildirilmektedir. Oysa eksik çalışma olduğu durumlarda ayın kaç günden oluştuğu önem taşımaktadır. Örneklerle açıklayacak olursak;

ÖRNEK (1) – Maaşını ayın 1 i ile 30 u arasında hak eden bir sigortalı 2010 yılı Şubat ayının ilk 3 gününde ücretsiz izin kullandığında (28-3) 25 gün Kuruma bildirilmeli, aylık prim hizmet belgesine eksik gün nedeni 02 olarak kodlanmalı, eksik gün bildirim formu ve ücretsiz izin belgesi Mart ayının 23. gününe kadar SGK ya verilmelidir. (5)

ÖRNEK (2) – Bu sigortalının maaşını ayın 15 i ile diğer ayın 14 ü arasında hak etmesi durumunda ise çalıştığı gün sayısının (31-3) 28 gün olarak Kuruma bildirilmesi gerekmektedir. Ocak ayı 31 günden oluşmakta, 15-31 ocak arası 17 gün, 1-14 şubat arası 11 gün (3 gün ücretsiz izin süresini düştükten sonra) toplam 28 gün Kuruma bildirilmelidir. Yine eksik gün nedeni olarak 02 kodu aylık prim hizmet belgesine kodlanmalı, eksik gün bildirim formu ve ücretsiz izin belgesi Mart ayının 7. gününe kadar SGK ya verilmelidir. (5)

ÖRNEK (3) – Özel sektör işyerinde çalışan (B) ye Temmuz ayının 5. gününde 1 gün istirahat raporu verilmiştir. (B) Kuruma 31-1=30 gün olarak bildirilmelidir.

Eksik günlerle ilgili en çok hata yapılan konulardan biri de, SGK’nın EK aylık prim hizmet belgesi verilmesine yönelik yazdığı yazıya karşılık ek belge düzenlemeyip, eksik gün bildirimlerinin dayanağı belgelerin tekrar SGK ya verilmesidir. Bu durumda eksik gün bildirimine dayanak teşkil eden belgeler, geriye yönelik olarak her zaman düzenlenebilir nitelikte olan belgelerden ise işleme konulmaz ve SGK tarafından Ek aylık prim hizmet belgesi resen düzenlenir. Belgenin resen düzenlenmesi durumunda ise işverenlere aylık asgari ücretin iki katı tutarından idari para cezası uygulanır.
Sonradan verilen eksik gün bildirimine esas belgenin her zaman düzenlenebilir nitelikte olmaması durumunda ise SGK tarafından kabul edilerek işlem yapılır.
ÖRNEK (4) – (X) Ltd. Şti. ye ait işyerinde çalışan (A) haziran ayında 3 gün istirahat raporu ve 5 gün ücretsiz izin kullanmıştır. Sigortalı (A) Haziran ayında 25 gün bildirilmeli, eksik gün nedeni olarak 12 kodlanmalı, EK 10 Eksik gün bildirim formu ile ekinde istirahat raporu ve ücretsiz izin belgesi Temmuz ayının 23 üne kadar işyerinin bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik İl/Merkez Müdürlüğüne verilmelidir.

ÖRNEK (5) – Örnek (4) deki sigortalıya ait eksik gün bildirim formunun ve istirahat raporunun süresinde SGK’nın ilgili birimine verildiği, ücretsiz izin belgesinin ise unutulduğu durumda, SGK işverenden 5 günlük ek aylık prim hizmet belgesi talep edecektir. Süresi geçtiğinden ücretsiz izin belgesi ibraz edilse dahi kabul edilmeyecektir. (belgenin verilme süresinden önce noterden tasdik ettirilenler hariç) Bu durumda ek aylık prim hizmet belgesi resen düzenlenecektir.

ÖRNEK (6) – Örnek (4) deki sigortalıya ait istirahat raporunun süresi dışında verilmesi durumunda ise, belge SGK tarafından işleme alınacak, resen aylık prim hizmet belgesi düzenlenmeyecektir.

V. EKSİK GÜN BİLDİRİMİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK VE İŞVERENLERE FAYDASI
12.05.2010 tarihli resmi gazetede yayımlanan Sosyal sigorta İşlemleri yönetmeliğinin ekinde bulunan 4/a sigortalıları için aylık prim hizmet belgesinin(6)şeklinde değişiklik yapılmıştır. Daha önceki uygulamada sadece eksik gün nedeni aylık prim hizmet belgesine kodlanırken yeni uygulamada eksik gün sayısı da belirtilecektir.
Eksik gün sayısının aylık prim hizmet belgesine yazılması ile, işverenlerin hatalı bildirimlerinin önüne geçilecektir. Sistem sigortalının bildirilen gün sayısı ile eksik gün hanesine yazılan eksik gün sayısını toplayacak ve ayın kaç günden oluştuğuna ve sigortalının o ayda işe giriş ve işten çıkışına göre hata olup olmadığını kontrol edecektir. Dolayısıyla hatalı (eksik) veri girişine sistem tarafından izin verilmeyecektir.
Uygulamada sıkça karşılaşılan, özellikle de 31 günden oluşan aylarda yapılan eksik bildirim hataları önlenmiş olacaktır. Dolayısıyla işverenler yapılan basit hatalar nedeniyle idari para cezası ile karşı karşıya kalmaktan kurulacaklardır.
Şunu da unutmamak gerekir ki, Eksik gün nedeni ve eksik gün sayısı Aylık prim hizmet belgesine doğru olarak yazıldığı halde, Eksik gün bildirim formu ve dayanağı belgeler süresi içinde SGK’ya verilmez ise, bu durumda idari para cezası ile karşılaşılabilecektir.

VI. SONUÇ
12.05.2010 tarihli resmi gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 9 numaralı ekinde bulunan AYLIK PRİM HİZMET BELGESİNDE şekil değişikliği yapılmış, daha önce sadece eksik gün nedeni belirtilmekte iken, yeni düzenleme ile eksik gün sayısının da belirtilmesi sağlanmıştır. Bu uygulama ile hatalı girişler engellenerek işverenlerin hatalı giriş nedeniyle idari para cezası ve gecikmiş prim ve gecikme zammı ile karşı karşıya kalmalarının önüne geçilmiştir.
Eksik gün sayısının aylık prim hizmet belgesinde belirtilmesi ve sistemin gün sayısı toplamını kontrol ederek hatalı girişleri engellemesi işverenler açısından oldukça faydalı ve yerinde bir uygulamadır.


———
KAYNAKÇA:
1. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği, Resmi Gazete 12.05.2010
2. DEMİRCİ Eyüp Sabri, Yaklaşım Dergisi, 211. Sayı
4. Aylık Prim Ve Hizmet Belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna Verilmesine Ve Primlerin Ödenme Sürelerine Dair Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğ, Resmi Gazete, 28.09.2008
—————————-

DİPNOTLAR:

(1) KELEŞ S. Mehmet, Yaklaşım Dergisi, Haziran 2010
(2) 12.05.2010 tarih 27579 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır.
(3) 28.09.2008 tarih 27011 sayılı resmi gazetede yayınlanan Aylık Prim Ve Hizmet Belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna Verilmesine Ve Primlerin Ödenme Sürelerine Dair Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğin 28.09.2009 tarih 27360 sayılı resmi gazetede yayınlanan tebliğle değiştirilen şekli.
(4) 28.09.2008 tarih 27011 sayılı resmi gazetede yayınlanan Aylık Prim Ve Hizmet Belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna Verilmesine Ve Primlerin Ödenme Sürelerine Dair Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğ
(5) Kamu işyerleri ile toplu iş sözleşmesi imzalanan işyerlerinin, sigortalıların eksik çalışma nedenlerini aylık prim ve hizmet belgelerinde kodlamaları yeterli olup, bu durumu kanıtlayıcı belge ibraz etmeleri zorunlu değildir. (SSİY 102. madde, 14. fıkra)
(6) SSİY, EK-9
S.Mehmet KELEŞ
Manisa Sosyal Güvenlik İl Müdür Yrd.V.
http://www.bilgilidenetim.com/

Çalışan Annelerin Süt İzni Var!

Written By Muhasebe37 on 14 Kasım 2014 Cuma | 10:30

Hem anne olmak, hem kariyer yapmak şarkılarda çok kolay görünüyor. Ancak gerek yaşamda büyük bir fedakarlık ve özveri gerektiriyor. Çalışan annelerin bir yandan kariyerlerini sürdürebilmeleri ve diğer yandan da çocuğuna zaman ayırabilmeleri için İş Kanunu'muzda bazı düzenlemeler yapılmıştır. Öncelikle gebeliğin anlaşılmasından itibaren çalışan annelerin periyodik sağlık kontrollerini yaptırmaları için işverenler tarafından izin verilmesi gerekiyor. Ancak çalışanların da, gebelik ve emzirmeye başlama halinde işverenini bilgilendirmelidir.

Gebe veya emziren çalışan günde yedi buçuk saatten fazla çalıştırılamaz.
 
İşverenler, gebe veya emziren çalışanın sağlık ve güvenliği için tehlikeli sayılan kimyasal, fiziksel, biyolojik etkenlerin ve çalışma süreçlerinin çalışanlar üzerindeki etkilerini değerlendirerek sonucuna göre gerekli genel ve özel önlemleri alır. Sağlık raporu ile gerekli görüldüğü takdirde gebe çalışan, sağlığına uygun daha hafif işlerde çalıştırılır. Bu halde çalışanın ücretinde bir kesinti yapılmaz. Başka bir işe aktarılması mümkün değilse, çalışanın sağlık ve güvenliğinin korunması için gerekli süre içinde, isteği halinde çalışanın tabi olduğu mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla ücretsiz izinli sayılması sağlanır. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesabında dikkate alınmaz.
 
***
 
Gece çalışması
 
Kadın çalışanlar, gebe olduklarının sağlık raporuyla tespitinden itibaren doğuma kadar geçen sürede gece çalışmaya zorlanamazlar. Yeni doğum yapmış çalışanın doğumu izleyen bir yıl boyunca gece çalıştırılması yasaktır. Bu sürenin sonunda sağlık ve güvenlik açısından sakıncalı olduğunun sağlık raporu ile belirlendiği dönem boyunca gece çalıştırılmaz.
 
***
 
Süt izni
 
Emziren çalışanların, doğum izninin bitiminde ve işe başlamalarından önce, çalışmalarına engel durumları olmadığının raporla belirlenmesi gerekir. Çalışmasının sakıncalı olduğu hekim raporu ile belirlenen çalışan, raporda belirtilen süre ve işlerde çalıştırılamaz. Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam birbuçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır. Uygulamada bazı işyerlerinin süt izinlerini toplu olarak kullandırdıkları görülmektedir. Bu şekilde süt izninin toplu olarak kullandırılması yasanın amacına uygun olmadığı gibi, denetimlerde de eleştiri konusu yapılmaktadır. Dolayısıyla süt izninin mutlaka günlük olarak kullandırılması gerekmektedir. Ancak özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli gibi büyükşehirlerde işçinin ikameti ile işyeri arasında uzun mesafeler bulunabildiğinden dolayı süt izni kullanımının kadın işçinin talebi halinde en azından haftada bir gün şeklinde kullanılabilmesi için mevzuatta değişiklik yapılmalıdır.
 
Dr.Resul KURT
twitter/resulkurt34
Dünya Gazetesi
 

6552 Sayılı Kanunda GSS Prim Borcu Yapılandırmaları

6111 sayılı kanunla düzenlenen 4857 sayılı İş Kanunu  13 üncü ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanlar ile bu Kanuna göre ev hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az çalışan sigortalıların eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primlerini 30 güne tamamlama yükümlülüğü 1/1/2012 tarihinden itibaren başladı.

Gelir Testi Yaptıranların 1 Temmuz 2014 - 31 Aralık 2014 dönemi için, aylık GSS primi, aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık tutarına göre;

-60/C-1: Asgari ücretin(1.134,00) üçte birinin (378,00 TL) altında ise GSS primleri devlet tarafından ödenecek,
-60/G-1: Asgari ücretin üçte biri (378,00 TL) ile asgari ücret (1.134,00) arasında ise, 378,00 x %12 = 45.36 TL,
-60/G-2: Asgari ücret (1.134,00 TL) ile asgari ücretin iki katı (2.268,00) arasında ise, 1.134,00 x %12=136,08 TL,
-60/G-3: Asgari ücretin iki katından (2.268,00 TL) daha fazla ise, 2.268,00 x % 12 = 272,16 TL, olacaktır.

GSS Sigortalıların Gelir Testi İşlemleri

60 (g) kapsamında genel sağlık sigortası tescili yapılmış olup da gelir testine hiç başvurmayanlardan 01.10.2014 tarihinden itibaren altı ay içerisinde gelir testine başvuran kişilerin genel sağlık sigortası primleri yapılan gelir testi sonucuna göre tescil başlangıç tarihinden itibaren tahakkuk ettirilecektir.

Re’sen genel sağlık sigortası tescili yapılmış olanlardan 11.09.2014 tarihinden önce gelir testi yaptırmış olmakla birlikte gelir düzeyleri asgari ücretin iki katından (2.268,00 TL) daha düşük olarak tespit edilmiş olanların, bu tespit öncesinde genel sağlık sigortası primi ödenmemiş olan süreleri hakkında da gelir testi sonucu bulunan tutarlar esas alınarak gelir testi sonucuna göre tescil başlangıç tarihinden itibaren tahakkuk ettirilir. Ancak, 11.09.2014 tarihine kadar ödenmiş olan genel sağlık sigortası primi ile gecikme cezası ve gecikme zammı tutarları geri iade edilmez.

İlk Defa Gelir Testine Başvuracakların GSS İşlemleri

5510/60 (g) kapsamında zorunlu genel sağlık sigortası tescili yapıldığı halde gelir testine hiç başvurmayan kişilerin, 11.09.2014 tarihi takip eden aybaşından (01.10.2014) itibaren altı ay içerisinde (31.03.2015 tarihi mesai bitimine kadar) ikametgâhlarının bulunduğu yerdeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına gelir testi başvurusunda bulunmaları durumunda genel sağlık sigortası tescili, gelir testi sonucuna göre tescil başlangıç tarihinden itibaren güncellenecek ve belirlenen gelir seviyesine göre GSS primleri tahakkuk ettirilecektir.

Örnek 1- 10.05.2012 tarihinde 5510/60 (g) kapsamında zorunlu genel sağlık sigortalısı olan ve “Gelir Testine Müracaat Bildirim Tebligatı” formu tebliğ edilmediği anlaşılan kişinin,  10.10.2014 tarihinde ilk defa gelir testi yaptırmak için sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına başvuruda bulunduğu, vakıf tarafından yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde aile içerisinde kişi başına düşen gelirin asgari ücretin üçte biri ile asgari ücret arasında (60/G-1 gelir seviyesinde) tespit edildiği varsayıldığında, kişiye ait tescil kaydı tescil başlangıç tarihi olan 10.05.2012 tarihinden itibaren (60/G-1) gelir seviyesine göre güncellenecek ve genel sağlık sigortası primleri bu gelir seviyesi üzerinden tahakkuk ettirilecektir. Bu kişinin 10.09.2014 tarihine kadar ödenmiş genel sağlık sigortası primleri varsa iade edilmeyecektir.

Örnek 2- 21.03.2013 tarihinde zorunlu genel sağlık sigortası kapsamına alınarak, 12.04.2013 tarihinde “Gelir Testine Müracaat Bildirim Tebligatı” tebliğ edilen kişinin gelir testine hiç başvurmaması nedeniyle aile içindeki kişi başına düşen gelir miktarının asgari ücretin iki katından fazla olduğu kabul edilerek primleri 21.03.2013 tarihinden itibaren (60/G-3) gelir seviyesi esas alınarak tahakkuk ettirilmiştir. Yapılan inceleme neticesinde daha önce hiç ödeme yapmadığı tespit edilen bu kişinin geçici 53 üncü maddeye istinaden 18.10.2014 tarihinde gelir testi yaptırmak için müracaat ettiği ve yapılan gelir testi sonucunda aile içindeki kişi başına düşen gelir miktarının asgari ücretin üçte biri ile asgari ücret arasında tespit edildiği varsayıldığında, bu kişinin primleri tescil başlangıç tarihi olan 21.03.2013 tarihinden itibaren    (60/G-1) gelir seviyesi üzerinden tahakkuk ettirilecektir.

10.09.2014 Öncesi Gelir Seviyesi Tespit Edilmiş GSS’ liler İle İlgili Yapılacak İşlemler

5510/60 (g) kapsamında zorunlu genel sağlık sigortası tescili yapıldığı halde, gelir testi yaptırmak için sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına başvuruda bulunan kişilerin, tescil başlangıç tarihinden gelir testinin sonuçlandığı tarihe kadar aile içerisindeki kişi başına düşen gelirleri asgari ücretin iki katından fazla olduğu kabul edilmekte ve primleri (60/G-3) seviyesi esas alınarak tahakkuk ettirilmektedir. Gelir testinin sonuçlandığı tarihten sonra ise tespit edilen gelir testi sonucuna göre (C-1), (G-1) (G-2) veya (G-3) gelir seviyesi üzerinden prim tahakkuku yapılmaktadır.

Gelir testi sonucuna göre belirlenen gelir seviyesinin tescil başlangıç tarihinden itibaren esas alınacağı öngörüldüğünden, bu nitelikteki kişilerin genel sağlık sigortası primleri, tespit edilen gelir seviyesi esas alınarak tescil başlangıç tarihinden itibaren tahakkuk ettirilecektir.

Örnek 3- 01.05.2012 tarihinde zorunlu genel sağlık sigortası kapsamına alınarak, 11.05.2012 tarihinde “Gelir Testine Müracaat Bildirim Tebligatı” tebliğ edilen kişinin, 18.02.2013 tarihinde gelir testine başvuruda bulunduğu, gelir testinin 21.02.2013 tarihinde sonuçlandığı ve aile içinde kişi başına düşen gelir miktarının aylık asgari ücretin üçte birinden az olduğunun tespit edildiği varsayıldığında, bu kişinin genel sağlık sigortası primleri;

- Gelir testine 6 aylık süreden sonra başvurması nedeniyle aile içindeki kişi başına düşen gelir miktarı asgari ücretin iki katından fazla olduğu kabul edilerek 01.05.2012 tarihinden gelir testinin sonuçlandığı 20.02.2013 tarihine kadar (60/G-3) gelir seviyesi esas alınarak,

- 21.02.2013 tarihinden itibaren ise gelir testi sonucuna göre belirlenen (60/C-1) gelir seviyesi esas alınarak

tahakkuk ettirilmiştir.

Ancak; sigortalının tescil işlemleri Geçici 53 üncü madde hükümlerine istinaden yeniden değerlendirildiğinde, 01.05.2012 tarihinden 20.02.2013 tarihine kadar bu kişi adına tahakkuk eden genel sağlık sigortası primleri için herhangi bir ödemenin olmadığı da dikkate alındığında, gelir testi sonucunda tespit edilen (60/C-1) gelir düzeyi; 21.02.2013 tarihinden itibaren değil, tescil başlangıç tarihi olan 01.05.2012 tarihinden itibaren dikkate alınacaktır. Dolayısıyla bu kişinin genel sağlık sigortalılığından kaynaklanan primlerinin tamamı ilgili kurumlarca ödeneceğinden, bu kişinin yapılandırmaya esas herhangi bir borcu olmayacaktır.
Örnek 4- 11.03.2013 tarihinde zorunlu genel sağlık sigortası kapsamına alınarak, 17.04.2013 tarihinde “Gelir Testine Müracaat Bildirim Tebligatı” tebliğ edilen kişinin, 21.11.2013 tarihinde gelir testine başvuruda bulunduğu, gelir testinin 29.11.2013 tarihinde (60/G-1) gelir seviyesinde sonuçlandığı varsayıldığında, kişinin genel sağlık sigortasına ilişkin tescil kayıtlarının incelenmesi sonucunda;

- Mevzuatta öngörülen sürenin dışında gelir testine başvuruda bulunması nedeniyle, aile içindeki kişi başına düşen gelir miktarı asgari ücretin iki katından fazla olduğu kabul edilerek 11.03.2013 - 28.11.2013 tarihleri arasında (60/G-3) gelir seviyesinin esas alındığı,

- Yapılan gelir testi sonucunda aile içindeki kişi başına düşen gelir miktarının asgari ücretin üçte biri ile asgari ücret arasında olmasından dolayı 29.11.2013 tarihinden itibaren ise (60/G-1) gelir seviyesi üzerinden devam ettiği,
anlaşılmıştır.

Ayrıca, genel sağlık sigortası primlerine ilişkin kayıtlarının kontrol edilmesi neticesinde;
- 2013/Mart, Nisan, Haziran aylarına ilişkin (60/G-3) gelir seviyesi üzerinden tahakkuk eden primlerin süresi içerisinde ödendiği,
- 2013/Mayıs ayına ilişkin (60/G-3) gelir seviyesi üzerinden tahakkuk eden primlerin süresi dışında gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte ödendiği,
- 2013/Temmuz ayına ilişkin (60/G-3) gelir seviyesi üzerinden tahakkuk eden primin ise 10 günlük süreye isabet eden kısmının ödendiği,
tespit edilmiştir.

Bu durumda, geçici 53 üncü madde uyarınca sigortalının tescil kaydı, tescil başlangıç tarihinden itibaren (11.03.2013) tespit edilen gelir seviyesi (60/G-1) üzerinden güncellenecektir. Güncelleme sonucunda daha önceden ödenen dönemler için prim tahakkuku yapılmayacak olup ödenmeyen dönemler için tespit edilen gelir seviyesine göre prim tahakkuku yapılacaktır. Ayrıca daha önceden ödenen primlerden artan tutarın bulunması halinde ise bu primler iade edilmeyecektir. Dolayısıyla; gelir testi sonuçları primi ödenmemiş sürelere uygulanacaktır.

Peşin Ödeme, Taksitli Ödeme Ve Faiz Tutarları

60 (g) kapsamında genel sağlık sigortalısı olanların genel sağlık sigortası prim borçluları 1 Ekim 2014 tarihinden itibaren 7 ay içerisinde (30 Nisan 2015) başvurmaları ve taksitlendirme yapılması halinde ilk taksitlerini 1 Ekim 2014 tarihinden itibaren 8 ay içinde ödemeleri gerekir.

Peşin Ödeme: 5510 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin (g) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünden kaynaklanan prim borcu hariç diğer borçların bu madde hükümlerine göre hesaplanan tutarının ilk taksit ödeme süresi içerisinde tamamen ödenmesi halinde herhangi bir faiz uygulanmaz. Prim borcu aslının ilk taksit ödeme süresi içerisinde tamamen ödenmesi halinde ödeme tarihine kadar sosyal güvenlik mevzuatına göre hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilmez.”

Taksitli Ödeme: Hesaplanan tutarın taksitle ödenmek istenmesi halinde, ilgili maddelerde yer alan hükümler saklı kalmak şartıyla, borçluların başvuru sırasında altı, dokuz, oniki veya onsekiz eşit taksitte ödeme seçeneklerinden birini tercih etmeleri şarttır. Tercih edilen taksit süresinden daha uzun bir sürede ödeme yapılamaz.

c) Taksitle yapılacak ödemelerinde ilgili maddelere göre belirlenen tutar;
1) Altı eşit taksit için (1,05),
2) Dokuz eşit taksit için (1,07),
3) Oniki eşit taksit için (1,10),
4) Onsekiz eşit taksit için (1,15),

katsayısı ile çarpılır ve bulunan tutar taksit sayısına bölünmek suretiyle ikişer aylık dönemler halinde ödenecek taksit tutarı hesaplanır. Borcunu daha kısa sürede ödemek isteyenler için borç,  ilgili katsayıya göre düzeltilir.”

GSS Borcunun Peşin Ödenmesi Ve Ödeme Süresi

5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünden kaynaklanan alacak aslının tamamının 31.05.2015 tarihinin Pazar gününe rastlaması nedeniyle en geç 01.06.2015 tarihine kadar ödenmesi halinde bu alacaklar için herhangi bir faiz alınmayacaktır.

Dolayısıyla, 5510 sayılı Kanunun 60 ncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki sigortalıların kapsama giren alacak asıllarının tamamını 01.06.2015 tarihine kadar ödemeleri halinde, hem 5510 sayılı Kanun uyarınca hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının tahsilinden, hem de geçici 60 ıncı maddeye göre TEFE/ÜFE/Yİ-ÜFE tutarları esas alınarak hesaplanan tutarının tahsilinden vazgeçilecektir.

Örnek 5- 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünden kaynaklanan prim borcu bulunan (C) sigortalısının geçici 60 ıncı madde uyarınca peşin ödeme başvurusunda bulunduğu ve 30.04.2014 tarihine kadar birikmiş prim borcu aslının 4.758,00 TL tutarında olduğu varsayıldığında,  bu alacağın tamamının en geç 01.06.2015 tarihine kadar ödenmesi halinde, hem 5510 sayılı Kanun uyarınca hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının, hem de geçici 60 ıncı maddeye göre TEFE/ÜFE/Yİ-ÜFE oranları esas alınarak hesaplanan tutarın tahsilinden vazgeçilecektir.

Mehmet Fatih GELERİ
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı

Facebook -

Twitter -