En Son Eklenen Konular
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10:09
18 Yaşından Küçük Çocukların Sağlık Güvenceleri (1)
Written By Muhasebe37 on 6 Kasım 2014 Perşembe | 10:09
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun en
önemli yeniliklerden bir tanesi de 18 yaşından küçük çocukların, SGK nın
sunduğu sağlık hizmetlerinden faydalanmalarıdır.
Bu Kanun uygulamaya başlamadan önce, sigortası olmayan vatandaşların
18 yaşından küçük çocukları, ücret karşılığı muayene ve tedavi
edilmekte, ilaçlarını da ücret ödeyerek almakta idiler. Bu durum gelir
seviyesi düşük olan vatandaşların çocuklarının sağlık sorunlarında büyük
sıkıntılar yaşatmaktaydı. Hele birde ileri tetkik ve tedavi gerektiren
durumlarda aileleri perişan etmekteydi.
Genel sağlık sigortasının uygulamaya başlandığı 1.10.2008 tarihinden
sonra çok tartışmalı bir süreç yaşandı. Siyasilerce yapılan
açıklamalarda, Türk Vatandaşı olan 18 yaşından küçük çocukların tamamı
bu tarihten itibaren SGK ile anlaşmalı tüm sağlık tesislerinden ücretsiz
faydalanabileceklerdi.
Ancak, kanunda yer alan hükümlerin uygulamasına yönelik hazırlanan
ikincil mevzuatta durum çok farklı idi. Kanuna göre SGK sağladığı sağlık
hizmetlerinden sadece genel sağlık sigortalıları ile bunların bakmakla
yükümlü olduğu kişiler faydalanabilirdi.
Zorunlu genel sağlık sigortası uygulamasına geçildiği 1.1.2012
tarihine kadar, hastanelerde 18 yaş altı kapsamında ücretsiz faydalanan
çocukların listeleri SGK ünitelerine bildirilmekte ve muayene olunan
tarih baz alınarak söz konusu çocukların anne veya babaları genel sağlık
sigortası kapsamına alınarak GSS primi tahakkuk ettirilmekte ve bu
vatandaşlara tebliğ edilmekte idi.
Ciğer pareleri olan çocuklarını yıllardır ücret ödeyerek tedavi
ettiren vatandaşların öncelikle tüm sağlık hizmetlerinin SGK tarafından
karşılanmasıyla yaşanan büyük sevinçler, SGK tarafından yapılan uygulama
sayesinde hayal kırıklığı yaşanmasına sebep olmuştur.
6111 sayılı torba yasa ile getirilen düzenleme ile bu yönde oluşan
GSS primleri Hazine tarafından karşılanarak, yaşanan sıkıntılar
giderilmiştir.
Kaynak: http://www.sgkrehberi.com/haber/50793/
08:56
SGK Genel Sağlık Hizmetinden Faydalanma Şartları
Written By Muhasebe37 on 5 Nisan 2013 Cuma | 08:56
Eski SSK yasasına göre çalışanların kendisinin 90 gün ssk günü, bakmakla yükümlü oldukları eş-çocukları için 120 gün ssk gününü tamamlaması şartıyla sağlık hizmetlerinden yararlanılmaktayken, yeni
5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu ile bu süre her ikisi içinde 30
güne inmiştir.
SGK.lı çalışanın ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin genel sağlık hizmeti ve diğer haklardan yararlanabilmeleri için :
1- İlk defa işe girenler için 30 gün prim sayısını tamamlaması,
2- Tekrar SGK kapsamında sigortalı çalışmaya başlayanlar, başladığı tarihten önceki son 1 yıl içerisinde toplam 30 gün Genel Sağlık Sigortası prim gün sayısının olması gerekmektedir. SGK’lı çalışarak işten ayrılmış olan sigortalı 1 yıl içerisinde tekrar SSK’lı çalışmaya başlaması halinde sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için ikinci defa işe başlayacağı tarihten itibaren 30 günlük süre aranmaz çünkü 1 yıl önceki sigortalılık süresi içerisinde 30 günlük sigorta primi ödenmiş olması yeterlidir. Ancak uygulamada bu gibi durumda olan sigortalıların sağlık sunucularına gitmeden önce çalıştığı işyerinin Muhasebe birimine giderek internet üzerinden tekrar işe giriş tarihini ve viziteye çıkış tarihine kadar geçen gün sayısını Sigortalı hesap fişini ile SGK gönderilmesini istemeleri gerekmektedir.
SGK.lı çalışanın ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin genel sağlık hizmeti ve diğer haklardan yararlanabilmeleri için :
1- İlk defa işe girenler için 30 gün prim sayısını tamamlaması,
2- Tekrar SGK kapsamında sigortalı çalışmaya başlayanlar, başladığı tarihten önceki son 1 yıl içerisinde toplam 30 gün Genel Sağlık Sigortası prim gün sayısının olması gerekmektedir. SGK’lı çalışarak işten ayrılmış olan sigortalı 1 yıl içerisinde tekrar SSK’lı çalışmaya başlaması halinde sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için ikinci defa işe başlayacağı tarihten itibaren 30 günlük süre aranmaz çünkü 1 yıl önceki sigortalılık süresi içerisinde 30 günlük sigorta primi ödenmiş olması yeterlidir. Ancak uygulamada bu gibi durumda olan sigortalıların sağlık sunucularına gitmeden önce çalıştığı işyerinin Muhasebe birimine giderek internet üzerinden tekrar işe giriş tarihini ve viziteye çıkış tarihine kadar geçen gün sayısını Sigortalı hesap fişini ile SGK gönderilmesini istemeleri gerekmektedir.
Etiketler:
hizmetleri,
sağlık,
SGK
18:40

Gelir Vergisi Kanununun 89. Maddesine Göre, Matrahın Tespitinde Beyanname Üzerinden İndirlecek Eğitim Ve Sağlık Harcamalarına İlişkin Kdv’nin Durumu
Written By Muhasebe37 on 27 Mart 2013 Çarşamba | 18:40

1- Giriş:
193 sayılı GVK’nın (Gelir Vergisi Kanunu) 89. maddesinin 5281 sayılı Kanunla değişik ikinci bendine göre gelir vergisi mükelleflerine, gelir vergisi matrahının tespitinde, beyan edilen gelirin % 10’unu aşmaması, Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamalarını, gelirlerinden indirebilme hakkı sağlanmıştır.
Bu harcamalara ilişkin indirim tutarı belirlenirken KDV (Katma Değer Vergisi) dahil mi yoksa KDV hariç tutarın mı dikkate alınacağı konusunda ilgili kanun ve tebliğlerde açıklık bulunmamaktadır. Bu yazımızda, bu konuda yayınlanan Muktezalar da dikkate alınarak açıklık getirilmeye çalışılacaktır.
2- İndirimden Yararlanabilecek Mükellefler.
Eğitim ve sağlık harcamalarını gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapabilecek olanlar, GVK’nın 85. maddesine göre gelirlerini yıllık beyanname ile beyan eden gelir vergisi mükellefleridir. Beyanname verilmeyecek haller ise, GVK’nın 86. maddesinde belirtilmiştir. Bu doğrultuda, GVK’da belirtilen beyanname verilmeyecek haller dışında kalan, ticari, zirai ve mesleki kazanç sahipleri ile menkul ve gayrimenkul sermaye iratları, değer artışı kazançları, arızi kazançları ve ücretleri dolayısıyla yıllık Gelir Vergisi beyannamesi veren tam ve dar mükellefler eğitim ve sağlık harcamalarını gelir vergisi matrahının tespitinde
indirim konusu yapabilirler.
indirim konusu yapabilirler.
10:00
Rapor alan işçiler dikkat!
Written By Muhasebe37 on 27 Kasım 2012 Salı | 10:00
Kış geliyor ve kışla birlikte hastalananlar, rapor alanların sayısı da artıyor. İşte rapor alanların iş sözleşmesi sona erdirebilir mi? Kaç gün rapor alınırsa fesih yapılabilir? Kıdem ve İhbar Tazminatı ödenir mi? bugün bunları açıklayalım istedik.
Uygulamada merak edilen konulardan birisi olan sağlık kuruluşlarından istirahat raporu alan işçilerin işten çıkartılmasının mümkün olup olmadığının tespitinde önemli olan husus raporun süresidir. Hemen baştan söyleyelim, kişinin almış olduğu raporun nedeni düzensiz yaşamı olmasından kaynaklanmıyorsa, 3-5 hafta rapor alan bir kişinin iş sözleşmesini öyle hemen feshetmek mümkün değildir. Ancak aşağıda belirttiğimiz şekilde kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden dolayı rapor alınması farklı sonuçlara götürmektedir.
Raporlu işçinin iş sözleşmesinin feshi belli koşullara bağlı olup, aşağıda açıklayacağımız bu koşullar gerçekleştiğinde ancak kıdem tazminatı ödenerek feshedilebilir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı başlıklı 25. maddesinde işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı belli koşullara bağlı olarak düzenlenmiştir. Bu şekilde 4857 sayılı İş Kanunu 25. maddesine göre yapılan fesihlerde ihbar tazminatı hakkı olmaz.
Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin sağlık sebepleri ile feshedebilecektir;
Etiketler:
işci,
işveren,
rapor,
Resul Kurt,
sağlık
10:27
İşten ayrılanlar kaç gün sağlıktan yararlanabiliyor?
Written By Muhasebe37 on 10 Ekim 2012 Çarşamba | 10:27
Okurumuz M. Çelik, "Yaklaşık 3 yıldır çalıştığım işyerinden yılsonunda işlerin azalmasından dolayı çıkartılacağım. İşten ayrıldıktan sonra ne kadar süreyle sağlık yardımı alabileceğimi öğrenmek için SGK müdürlüğüne gittim ve bana işten ayrıldıktan sonra 10 gün bittiğinde sağlık yardımı alamayacağımı söyledi. Eskiden 3 ay yararlanmıştım, şimdi neden 10 güne indi diye sorduğumda genel müdürlüğün talimatı ile artık 10 gün dendi. Bu doğru mudur? " diyor.
Öncelikle müsterih olun, size verilen bilgilerin tamamen yanlış olduğunu, 2010 yılında bir kaç gün dayatıldıktan sonra geri adım atıldığını konunun ayrıntılarını aşağıda okuyunca anlayacaksınız.
İşsizlik elbetteki, hiç arzu edilmeyen bir olay. Sosyal güvenlik sistemimiz de işsizlerin bu durumunu dikkate alarak bir takım emniyet sübapları getirmiştir. Hem SGK mevzuatında hem de İşsizlik Sigortası'nda işsizlere yönelik önemli haklar vardır.
İşsizlere işten ayrıldıktan sonra 10 gün süreyle sigortalılık statüsü devam etmekte ve sigortalılık niteliği bittikten sonra da son bir yıl içinde 90 gün prim ödemesi olanlar 3 ay daha sağlık yardımlarından yararlanabilmektedir. Ayrıca işsizlik sigortasından yararlananlar ise ilave olarak işsizlik sigortasından yararlanmaya devam ettikleri sürece yine sağlık hakkından yararlanmaktadırlar.
Memurların söylediği ise kısmen doğru olmakla birlikte daha sonra SGK özür dileyip konuyu çözmüştür. Sorunun nerden kaynaklandığına bakıldığında, önce SGK Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanı Osman Yüce'nin imzasıyla SGK İl Müdürlükleri'ne gönderilen yazıda:
Etiketler:
Resul Kurt,
sağlık,
soru cevap,
yardımlar
10:04
Yemek Parası, Çocuk Parası ve Aile Yardımında SGK Primi ve Gelir Vergisi Uygulamaları
KONU :Ücretlilere ödenen yemek parası, çocuk parası ve aile yardımlarından SGK primi ve gelir vergisi kesilip kesilemeyeceği konularındaki yasal mevzuat ve uygulama şekli inceleme konusu yapılmıştır.
1-SGK Primi :
01-10-2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasa’nın 80. Maddesi 1. fıkrasında, hizmet akdi ile çalışanların( 4/a kapsamında) prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır.
80. md. 1. Fıkrasının b bendi :‘‘ Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30′unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz. hükmünü taşımaktadır.
Bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 97. Maddesi 1.fıkrası ‘‘Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları, Kanunun 80 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen şekilde belirlenir’’ şeklindedir.
13:21
E-Ödenek Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Written By Muhasebe37 on 9 Ekim 2012 Salı | 13:21
SORU 1- E-ödenek programı nedir?
CEVAP- E-ödenek programı; 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamındaki sigortalılar için, Kurumumuzla anlaşmalı özel ve resmi sağlık tesislerince düzenlenen geçici iş göremezlik elgeleri ile sağlık kurulu raporlarının işverenlere ve Kuruma elektronik ortamda gönderilmesi, iş göremezlik ödeneğinin hesaplanması ve sigortalıya ödenmesi için MOSİP sistemi aracılığı ile T.C. Ziraat Bankasına aktarılmasına dair bilgisayar programını ifade etmektedir.
SORU2- E-ödenek programının hazırlanmasındaki temel amaç nedir?
CEVAP-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 18 nci maddesine göre kısa vadeli sigorta kollarından verilmekte olan geçici iş öremezlik ödeneklerinin ödenmesi için gerekli olan ve anlaşmalı sağlık hizmet unucularınca düzenlenip Kuruma ve işverene gönderilmesi gereken istirahat raporlarının elektronik ortamda düzenlenmesi, gönderilmesi, ödeneğin esaplanması, ödenmesi ve bu şekilde bürokrasinin azaltılmasıdır.
SORU 3- E-ödenek programına nereden ulaşılabilmektedir?
CEVAP- Programa, Kurum ünitelerinin kısa vadeli sigortalar servislerinde çalışan personeller tarafından “MEYES” şifresi ile “Intra/Uygulamalar/Emeklilik işlemleri/İş Göremezlik e-Ödeme Projesi” ekranından ulaşılacaktır.
SORU 4- E-ödenek programı hangi sigortalıları kapsamaktadır?
CEVAP- Program 4/a ve 4/b kapsamında yer alan sigortalılar için ullanılabilecek olup, ilk aşamada yalnızca 4/a sigortalılarının rapor işlemleri için kullanılacaktır.
11:57
İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu İle Çok Ciddi Yükümlülükler Ve Büyük Cezalar Geliyor
Written By Muhasebe37 on 24 Eylül 2012 Pazartesi | 11:57
I- GİRİŞ:
Bilindiği gibi, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 30.06.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak, bir kısım maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girdiği halde, diğer bir kısım maddeleri ise altı ay, bir yıl ve iki yıl sonra yürürlüğe girecektir.
Çalışma hayatımıza ve iş mevzuatına ilk defa giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile “İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut olan güvenlik şartlarının iyileştirilmesi” amaçlanmış ve Kanun, buna münhasır olarak çıkarılmıştır. Bu bakımdan, çalışma hayatında çok önemli değişiklikler yapacak olan bu Kanunla, çalışma ve iş hayatına yeni bazı önemli kavramlar girmiş, işverenlere yeni bazı çok ciddiYükümlülükler getirilmiştir.
Bunların amacı, geçtiğimiz yıllarda İstanbul Davutpaşa’da ve Tuzla’da, Ankara Ostim’ de ve başka muhtelif işyerlerinde ve maden ocaklarında meydana gelen ve çok sayıda can ve mal kaybına yol açan ve adeta bir“felaket haline gelmiş” olan İş Kazaları ile Meslek Hastalıklarını önlemek ve mümkün olan en asgari düzeye indirmektir.
Bu yazımızın konusu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Türkiye’de büyük bir felaket haline gelmiş olan iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemeye yönelik olarak getirilen çok yönlü ciddi önlemler, işverenlere getirilen yeni yükümlülükler ve büyük çaplı cezaların neler olduğunu açıklamaya çalışmak olacaktır.
II- İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU KİMLERİ KAPSIMAKTADIR:
Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerin tamamı, bir kişiyi bile çalıştıran işverenleri kapsamaktadır. Buna göre
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, istisna maddesinde sayılan;
-Türk Silahlı Kuvvetleri’nin fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerleri ve çalışanları hariç olmak üzere diğer işyerleri ve çalışanları,
-Genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı’nın faaliyetleri,
-Afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri,
-Ev hizmetleri,
-Yanında çalışan işçisi olmaksızın kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar,
-Hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri …
10:16
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası Ne Getiriyor?
Written By Muhasebe37 on 3 Ağustos 2012 Cuma | 10:16
I. Başlangıç
20.06.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, yayımı tarihi ile yayımı tarihini izleyen 6 ay ila 2 yıl içinde yürürlüğe girmek üzere TBMM Genel Kurulu””nda kabul edilerek, Cumhurbaşkanlığı””nca onaylanmak suretiyle Resmi Gazete””de yayımlanmıştır.(1)
6331 sayılı Yasa hükümlerinin yürürlüğe girmesiyle, 22.05.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu””nun (2) iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hükümleri yürürlükten kalkmaktadır. Bu makalemizde, söz konusu Kanunun ne getirdiği ana hatlarıyla ele alınarak, değerlendirilecektir.
II. Konu
1- Kanun Hangi İşlere ve İşyerlerine Uygulanacak?
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, faaliyet konularına ve çalışan sayılarına bakılmaksızın kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlarına uygulanacaktır.
Şu kadar ki, Kanun hükümleri; 50””den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 30.06.2014 tarihinden itibaren, 50””den az çalışanı olan ve tehlikeli veya çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 30.06.2013 tarihinden itibaren, 50””den çok çalışanı olan işyerlerinde ise 30.12.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayacaktır.
2- Kanunun Uygulanmayacağı İşler ve Kişiler Hangileridir?
6331 sayılı Kanunun uygulanmayacağı işler ve kişiler;
a) Fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri,
17:38
Yeni İş Sağlığı ve Güvenliğinde İnce Noktalar
Written By Muhasebe37 on 25 Haziran 2012 Pazartesi | 17:38
6331 Sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu TBMM’de kabul edilerek yasalaştı. Yasa, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenliyor.
Yasaya göre, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), genel kolluk kuvvetleri ve MİT Müsteşarlığı’nın faaliyetlerinde, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetlerinde, ev hizmetlerinde, çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar hakkında uygulanmayacak.
İşveren; çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlayacak, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapacak.
İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izleyecek ve denetleyecek. Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu gözönüne alacak. İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacak. İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyeti çalışanlara yansıtılamayacak.
İşyerleri sınıflandırılıyor
İş güvenliği uzmanlarının görev alabilmeleri için, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde en az (B) sınıfı, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise en az (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip olmaları şartı aranacak.
Bünyesinde bu vasıflara sahip personel bulunmayan işyerleri, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilecek.
10:03
İş Sağlığı ve Güvenliğinde Yeni Dönem
Written By Muhasebe37 on 20 Haziran 2012 Çarşamba | 10:03
Yeni iş sağlığı ve güvenliği tasarı yasalaştı
TBMM Genel Kurulu’nda, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı kabul edilerek yasalaştı.
Kanun, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenliyor.
Kanuna göre, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), genel kolluk kuvvetleri ve MİT Müsteşarlığı’nın faaliyetlerinde, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetlerinde, ev hizmetlerinde, çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar hakkında, hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında iyileştirme kapsamında yapılan iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetlerinde uygulanmayacak.
İşveren; çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlayacak, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapacak. İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izleyecek ve denetleyecek.
İşveren; çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirecek.
İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamayacak. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütecek.
10:57
Sigortalının Üvey Ana Babası Sağlık Yardımlarından Yararlanabilir mi?
Written By Muhasebe37 on 23 Mayıs 2012 Çarşamba | 10:57
I- GİRİŞ
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 3. maddesinde ve Genel Sağlık Sigortası Yönetmeliği’ne göre sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinin yani harcamaları, taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak, SGK tarafından belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar ile vatansızlar ve sığınmacı olarak kabul edilen kişiler dışında kalan genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;
1- Eşini,
2- 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 05.06.1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanunu’nda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanun’a göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını,
3- Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı, her türlü kazanç ve irattan elde ettiği gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olan ve diğer çocuklarından sağlık yardımı almayan ana ve babasını
kapsamaktadır.
II- EŞİN ERKEK VEYA KADIN OLUŞU FARKLI DURUM YARATIR MI?
Sigortalı erkeğin veya kadının sigortalı olmayan eşinin isteğe bağlı prim ödememesi ve kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık almaması halinde eşinden dolayı sağlık yardımlarından faydalandırılması gerekmektedir.
III- SİGORTALININ GEÇİNDİRMEKLE YÜKÜMLÜ OLDUĞU ÇOCUKLARI NASIL BELİRLENİR?
Sigortalının 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 05.06.1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanunu’nda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi hâlinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi hâlinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın 5510 sayılı Kanun’a göre malul olduğu tespit edilen fakat evli olmayan çocukları ile sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocuklarda yukarıda belirtilen yaş sınırları göz önünde tutulmak suretiyle sigortalının geçindirmekle yükümlü olduğu çocukları kapsamına alınması gerekmektedir.
Etiketler:
hizmetleri,
Makale,
sağlık,
soru cevap
08:24
CEVAP: İş Kanunu’nun 24. maddesi işçi açısından haklı nedenle fesih sebeplerini, 25. maddesi de işveren açısından haklı nedenle fesih hallerini düzenlemektedir. Her iki maddenin alt başlıklarından bir tanesini ‘sağlık sebepleri’ başlığı oluşturmaktadır. İşçi açısından var olan düzenleme; “a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olması ve b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulması” halleridir.
İşverenin sağlık nedenleri ile derhal fesih hakkının düzenlendiği durumlar ise, “a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi; b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması ve (a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17. maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğması” durumlarıdır.
Sağlık Nedeniyle İş Sözleşmesi Feshi
SORU: Çalıştığımız işyerinde bulaşıcı hastalık taşıyan birinin bulunması durumunda bizim iş sözleşmesini feshetme hakkımız var mıdır?
İşverenin sağlık nedenleri ile derhal fesih hakkının düzenlendiği durumlar ise, “a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi; b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması ve (a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17. maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğması” durumlarıdır.
Etiketler:
fesih,
işci,
sağlık,
soru cevap,
sözleşme
09:57
Ücret alınmayan sağlık hizmetleri
Written By Muhasebe37 on 19 Nisan 2012 Perşembe | 09:57
Sağlık hizmetlerinin sunumu ve ücreti bir toplumda yaşayan herkesi bir şekilde ilgilendiriyor. Bu nedenle sağlık hizmetlerinin sunumunun önemi artıyor. Bazı sağlık hizmetlerinin verilmesinden dolayı sağlık hizmeti verilen hastalardan ek bir ücret alınmıyor. Ek ücret alınmayan sağlık hizmetleri şunlardır:
- Acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri,
- Yoğun bakım hizmetleri,
- Yanık tedavisi hizmetleri,
- Kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavileri),
- Yenidoğana verilen sağlık hizmetleri,
- Organ, doku ve kök hücre nakilleri,
- Doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri,
- Diyaliz tedavileri,
- Kardiyovasküler cerrahi işlemleri,
Yukarıda belirtilen sağlık hizmetlerine bağlıı olarak verien otelcilik hizmetlerindende ilave ücret alınmıyor. İlave ücret alınmayan acil hallerin neler olduğu çoğu zaman karıştırılıyor. Acil hallerin neler olduğunu açıklamakta fayda var. Acil hal; ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren durumlar ile acele olarak tıbbi müdahale yapılmadığı yada başka bir sağlık kuruluşuna nakli halinde hayatın veya sağlık bütünlüğünün kaybedilme riskinin doğacağı kabul edilen durumlardır. Bu tanım kapsamına giren sağlık hizmetleri acil sağlık hizmeti olarak kabul ediliyor.
- Acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri,
- Yoğun bakım hizmetleri,
- Yanık tedavisi hizmetleri,
- Kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavileri),
- Yenidoğana verilen sağlık hizmetleri,
- Organ, doku ve kök hücre nakilleri,
- Doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri,
- Diyaliz tedavileri,
- Kardiyovasküler cerrahi işlemleri,
Yukarıda belirtilen sağlık hizmetlerine bağlıı olarak verien otelcilik hizmetlerindende ilave ücret alınmıyor. İlave ücret alınmayan acil hallerin neler olduğu çoğu zaman karıştırılıyor. Acil hallerin neler olduğunu açıklamakta fayda var. Acil hal; ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren durumlar ile acele olarak tıbbi müdahale yapılmadığı yada başka bir sağlık kuruluşuna nakli halinde hayatın veya sağlık bütünlüğünün kaybedilme riskinin doğacağı kabul edilen durumlardır. Bu tanım kapsamına giren sağlık hizmetleri acil sağlık hizmeti olarak kabul ediliyor.
Okur sorularına cevaplar
İŞTEN AYRILANA İHBAR TAZMİNATI VAR MI?
Soru:10 yıldan beri devlet işinde çalışıp işten ayrıldıktan sonra rapor alan işçi çalışmış olduğu sürelerin ihbar tazminatını alır mı? O.Kızılkaya
Cevap: Sayın Kızılkaya, işten ayrılan işçi hangi nedenden dolayı ayrılırsa ayrılsın ihbar tazminatı alamaz. İşten ayrıldıktan sonra rapor almış olmanızın ihbar tazminatına hak kazanmanıza bir etkisi bulunmuyor.
İŞTEN AYRILANA İHBAR TAZMİNATI VAR MI?
Soru:10 yıldan beri devlet işinde çalışıp işten ayrıldıktan sonra rapor alan işçi çalışmış olduğu sürelerin ihbar tazminatını alır mı? O.Kızılkaya
Cevap: Sayın Kızılkaya, işten ayrılan işçi hangi nedenden dolayı ayrılırsa ayrılsın ihbar tazminatı alamaz. İşten ayrıldıktan sonra rapor almış olmanızın ihbar tazminatına hak kazanmanıza bir etkisi bulunmuyor.
Etiketler:
hizmetleri,
Makale,
sağlık