En Son Eklenen Konular
Engin MALAY etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Engin MALAY etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Basit Usul Beyan Dönemi

Written By Muhasebe37 on 7 Şubat 2013 Perşembe | 09:12


Geliri, sadece Basit Usul'de tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olan mükellefler için beyanname verme süresi 1 Şubat 2013 tarihinde başladı.

Beyanname verilme zamanı ve yeri:
Basit Usul Vergi mükellefleri 2012 yılı kazançlarına ilişkin beyannamelerini, Şubat ayının başından 25’inci günü akşamına kadar bağlı bulundukları vergi dairelerine vermeleri gerekmektedir.

Buna bağlı olarak tahakkuk eden gelir vergisi, Şubat ve Haziran aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenecektir.
Basit usulde tespit edilen ticari kazanç yanında beyana tabi başka bir gelir unsurunun bulunması halinde, 2012 yılı kazançlarına ilişkin yıllık beyanname 2013 yılı Mart ayının başından 25’inci günü akşamına kadar verilecektir.

Beyanname elden verilebileceği gibi posta ile de gönderilebilecektir.
Beyanname taahhütlü olarak posta ile gönderildiğinde, postaya veriliş tarihi beyannamenin verildiği tarih olarak kabul edilecektir.

Beyanname normal (adi) posta ile veya özel dağıtım şirketleri aracılığıyla gönderilmesi halinde, vergi dairesine ulaştığı tarih beyannamenin verildiği tarih olarak kabul edilecektir. Bu nedenle mutlaka taahhütlü posta ile gönderilmesinde fayda vardır.

Tam otomasyona geçen vergi dairesi mükellefleri beyannamelerini, elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış olan, basit usul mükelleflerinin bağlı olduğu meslek odaları veya 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış olup bağımsız çalışan Serbest Muhasebeci,

Sözleşmenin işveren tarafından feshi

Written By Muhasebe37 on 3 Kasım 2012 Cumartesi | 09:05

Geçtiğimiz hafta 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan “İşçinin haklı nedenle derhal feshi “konusunu sizlerle paylaşmıştık.

Bugün 25’inci madde, “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” konusunu sizlerle paylaşacağız.

İş Kanunu’nun 25’inci maddesi şöyledir:

“Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir: 

I- Sağlık sebepleri:
a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi.

b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulu'nca saptanması durumunda.

(a) Alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17'nci Madde'deki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74'üncü Madde'deki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez. 

Sözleşmenin işçi tarafından feshi

İş sözleşmesinin feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 ve 25’inci maddelerinde hüküm altına alınmıştır. 24’üncü madde; “İşçinin haklı nedenle derhal feshi”, 25’inci madde ise; “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlığını taşımaktadır.

Bugün iş sözleşmesinin işçinin haklı nedenle derhal feshi konusunu sizlerle paylaşacağız.

İş Kanunu’nun 24. maddesi şöyledir:

Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir: 

I. Sağlık sebepleri:

a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa.

b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.

II. Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

Elektronik İmza

Written By Muhasebe37 on 10 Ekim 2012 Çarşamba | 10:13


Geçtiğimiz hafta MERSİS Projesi'nden bahsetmiş ve bu uygulamanın İçel ilinden sonra 8 Ekim 2012 tarihi itibariyle de İzmir’de başlayacağını yazmış, buna bağlı olarak da gelecek yazının konusunun e-imza olacağını belirtmiştik.

Elektronik imza, e-imza, ya da dijital imza, ne ad verirseniz verin; bildiğimiz imzanın sayısal hale dönüştürülmüş şekli diyebiliriz.

Ancak bu benim ya da şunun demesiyle olmaz buna bir kanun gerekmektedir. Bu nedenle de bir kanun yapılmış ve TBMM’de 15 Ocak 2004 tarihinde kabul edilmiş ve 24 Ocak 2004 tarih 25355 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış. Sözü edilen kanun; 5070 sayılı “Elektronik İmza Kanunu”.

Bu Kanun'un tanımlar başlıklı 2’nci maddesinde; “Bu Kanunda geçen;

a) Elektronik veri: Elektronik, optik veya benzeri yollarla üretilen, taşınan veya saklanan kayıtları,

b) Elektronik imza: Başka bir elektronik veriye eklenen veya elektronik veriyle mantıksal bağlantısı bulunan ve kimlik doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veriyi,

Ticari Defterler ve Tasdiki

Written By Muhasebe37 on 3 Ağustos 2012 Cuma | 10:11


Geçtiğimiz Çarşamba günü; “Şirket kuruluşunda yol haritası” başlıklı bir yazı yazmış ve sonunda da; ticari defterler ve defterlerin tasdikine ilişkin bilgileri sizlerle paylaşacağımı belirtmiştim.

Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda ticari defterler:

Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 64’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında;

“Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile dördüncü fıkrada sayılan defterlerin açılış onayları, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılır. Bu defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılır. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. Yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin üçüncü ayının sonuna kadar notere yaptırılır. Ticaret şirketlerinin ticaret siciline tescili sırasında defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da onaylanabilir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hâllerde noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır. Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması hâlinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmaz. Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nca müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir.”

TL'nın Yeni Simgesi

Written By Muhasebe37 on 7 Haziran 2012 Perşembe | 10:33

TL’nın Yeni Simgesi
Merkez Bankası tarafından Türk Lirası’na bir simge kazandırmak amacıyla açılan yarışmada; TL’nin yeni simgesinin belirlendiğini biliyorsunuz.
Simge seçimi hakkında kısa bilgi verdikten sonra bu simge ile ilgili birkaç sorunu da sizlerle paylaşmak istedik.
Merkez Bankası’nca yapılan açıklamaya göre; TL simgesi belirlenirken, TL’nin ve Türkiye ekonomisinin iki belirgin özelliği olan “güven” ve “istikrar içinde yükselen değer” kavramları ön plana çıkartılmıştır. Belirlenen yarışma takvimi içinde Merkez Bankası’na toplam 8.362 adet başvuru yapılmış. Değerlendirme jürisinin çalışmaları sonucunda finale kalan yedi tasarım, Banka yönetimine sunulmuş ve değerlendirme süreci sonucunda, bu yedi tasarım içinden birincilik ödülüne layık görülen eser ile teşvik ödülüne layık görülen üç çalışma belirlenmiş. Yarışma ilan edilirken, yarışma şartnamesinde ilgili hüküm gereğince birincilik ödülüne layık görülen tasarım üzerinde Banka’nın değişiklik yapma hakkı saklı tutulmuş. Bu çerçevede, Banka yönetiminin önerileri doğrultusunda, birinci seçilen tasarım, Banka grafikerlerinin çalışmaları ile geometrik açıdan estetik bir temele oturtulmuş.
Merkez Bankası kaynaklarına göre simgenin çıpaya benzemesi Türk Lirası’nın kıymet saklama aracı olarak “güvenli bir liman” haline geldiğini vurgulamaktadır. Paralel çizgilerin yukarı eğimli olması ise Türk Lirası’nın ve Türkiye ekonomisinin “istikrar içinde yükselen değerini” simgelemektedir.

Yeni TTK’de Yönetim Kurulu-1

Written By Muhasebe37 on 25 Mayıs 2012 Cuma | 15:05

Bilindiği gibi 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle yeni Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girecek. Yeni TTK’nin bazı maddelerinin düzeltilmesi hususunda çalışmalar devam etmektedir.

Bugün yeni TTK’de yönetim kurulu konusunu ele almak istedik.

Yönetim kurulu sayısı

Eski TTK’de yönetim kurulunun en az üçkişiden oluşmaktayken, yeni TTK’de bu sayı bire indirilmiştir. Dolayısıyla, 1 Temmuz 2012 tarihinden
itibaren yönetim kurulu bir kişiden oluşabileceği gibi daha fazla sayıdaki
kişiden de meydana gelebilecektir.

Pay sahibi olmayanlar yönetime girebilecekler mi?

Eski TTK’de, ortak olmayan kişiler yönetim kurulu üyeliğine
seçilebilmekte ancak bu kişilerin göreve başlayabilmeleri için şirkete ortak olmaları gerekmekteydi.

Yeni TTK’de ise şirket ortağı olmayan kişiler yönetim kurulu üyesi olarak seçilebilecek ve bu görevlerine de ortak olma şartını yerine getirmeden başlayabileceklerdir.


Tüzel kişi pay sahiplerinde durum
Eski TTK’de, pay sahibi olan tüzel kişiler yönetim kurulu üyeliğine
seçilememekte, fakat bunların temsilcisi olan gerçek kişiler yönetim kurulu üyesi seçilebilmekteydi.
Yeni TTK ile tüzel kişi pay sahiplerinin yönetim kurulu üyesi olarak
seçilmelerine olanak tanınmıştır.
Konuyu örneklemek gerekirse, ABC İnşaat Anonim Şirketi, DEF Turizm

Anonim Şirketi’nin pay sahibidir. ABC İnşaat AŞ, DEF Turizm AŞ’nin genel kurulu tarafından yönetim kurulu üyesi olarak seçilebilecektir. Yönetim kurulu üyesi seçilen ABC İnşaat AŞ, yönetim kurulu toplantılarına kendi adına katılacak olan gerçek kişiyi kendisi belirleyecek, bu kişiyi de istediği zaman değiştirebilecektir.

Emlak Vergisi

Written By Muhasebe37 on 11 Mayıs 2012 Cuma | 10:29


Emlak Vergisi Kanunu'na göre emlak vergisi; arazi, arsa ve binalar için ödenmektedir. Bu tür taşınmazı olan mükellefler emlak vergisi ödemekle yükümlüdürler.
Buna göre; evi, işyeri, arsa ve arazisi olan emlak vergisi mükelleflerinin, 2012 yılı emlak vergisi birinci taksit ödeme süresi 31 Mayıs 2012 tarihinde son bulacaktır.

Birinci taksidi, her yıl Mart ayında başlayıp Mayıs ayında sona eren emlak vergisinin ikinci taksidi ise Kasım ayında ödenir.

İsteyen mükellefler her iki taksiti birlikte ödeyebilirler. Emlak vergisi ile birlikte, emlak vergisinin yüzde 10’u kadar da “Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı” ödenecek.

2012 Yılında kimler emlak vergisi ödemeyecekler?

Türkiye sınırları içinde, brüt 200 metrekareyi aşmayan tek konuta sahip olan;

-Emekli, dul veya yetim aylığından başka geliri olmayan emekliler ile dul ve yetimler,

-Kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup 18 yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmayan ev kadınları ve işsizler,

-Gaziler,

-Şehitlerin dul ve yetimleri,

-Özürlüler emlak vergisi ödemeyecekler.

Vergi Levhası Tasdiki - 2

Written By Muhasebe37 on 10 Mayıs 2012 Perşembe | 09:34


Dün başladığımız vergi levhasının tasdiki konusuna bugün de devam ediyoruz.
3-Vergi levhasının alınması:
Gelir/kurumlar vergisi mükellefleri tarafından gelir/kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresi içinde verilmesi halinde vergi levhası, Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemi tarafından söz konusu beyannamelerde yer alan bilgilere göre otomatik olarak oluşturulacak ve mükellefin internet vergi dairesine aktarılacaktır.

Mükellefler tarafından gelir/kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresi içinde verilmediği ancak beyannamelerin vergi levhasının kanuni alınma süresi içerisinde verilmesi durumunda, vergi levhası sistem tarafından otomatik olarak mükellefin internet vergi dairesine aktarılacaktır. Her iki durumda da mükellefin vergi levhasını süresinde aldığı kabul edilecektir.

Vergi levhasını yazılı almak isteyen mükellefler, ilgili dönem beyannamelerini vermiş olmak kaydıyla internet vergi dairesinden bizzat kendileri veya 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış olup bağımsız çalışan serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler (meslek mensupları) aracılığıyla internet vergi dairesinden yazdırabilirler.

Bu şekilde alınan vergi levhalarının ayrıca vergi dairesine veya meslek mensuplarına imzalattırılmasına veya tasdik ettirilmesine gerek bulunmamaktadır. İnternet vergi dairesinden erişilebilen vergi levhası üzerinde yer alan, sistem tarafından verilen onay numarası ve tarihi, vergi levhasının tasdiki hükmündedir.

Vergi Levhası Tasdiki - 1


Her yıl olduğu gibi bu yılda vergi levhasının tasdiki konusuna değineceğiz.
Bilindiği gibi, 6111 sayılı Yasanın 82’nci maddesiyle, Vergi Usul Kanunu’nun 5’inci maddesindeki; “...levhayı merkezlerine, şubelerine, satış mağazalarına iş sahipleri ile mükellefler tarafından kolayca okunup görünecek şekilde asmak zorundadırlar.” ibaresi “levhayı almak zorundadırlar.” şeklinde değiştirilmiş ve bu değişiklikle vergi levhasının asılma zorunluluğu kaldırılmış bulunmaktadır.

Vergi levhası almak mecburiyetinde olanlar:

a-Gelir Vergisi mükellefleri;
1-Ticari kazanç sahipleri,
2-Zirai kazanç sahipleri (Gelir Vergisi Kanunu’nun 52’nci maddesinin altıncı fıkrasında sözü edilen yazıhaneyi açmış olanlar),
3-Serbest meslek erbabı,
4-Adi şirketler,
5-Kollektif şirketler,
6-Adi komandit şirketler.
b-Kurumlar Vergisi Mükellefleri;
1-Anonim şirketler,
2-Limited şirketler,
3-Eshamlı komandit şirketler,
4-İş ortaklıkları,
olarak sıralanmıştır.

KDV Tevkifat Uygulaması

Written By Muhasebe37 on 23 Nisan 2012 Pazartesi | 09:45


Maliye Bakanlığı, KDV tevkifat uygulamaları hakkında detaylı açıklamaları içeren 117 seri no.lu KDV Genel Tebliği'ni 14 Nisan 2012 tarih ve 28264 sayılı Resmi Gazete’de yayımladı.
Söz konusu tebliğ ile;
-Hem tevkifat uygulamaları ile ilgili usul ve esaslar tek bir tebliğde toplanıyor,
-Hem tevkifat oranlarında bazı değişiklikler yapılıyor,
-Hem bazı yeni tevkifat uygulamaları getiriliyor (servis taşımacılık hizmetlerinde, spor kulüplerinin yayın, isim, reklam hakkı gelirlerinde, baskı hizmetlerinde, turizm sektöründeki komisyon hizmetlerinde olduğu gibi)
-Hem bazı tevkifat uygulamalarının kapsamı genişletiliyor (özel güvenlik ve korum hizmetleri, temizlik bahçe ve bakım hizmetleri tüm KDV mükellefleri için zorunlu tevkifat kapsamına alınıyor)
-Hem de iade konusunda değişiklikler getiriyor.
Söz konusu tebliği burada parça parça ele almaya çalışacağız.
Tebliğde de belirtildiği gibi KDV tevkifatı “tam tevkifat” ve “kısmi tevkifat” olarak iki gruba ayrılıyor.

Kısmi tevkifat da yine “hizmetlerde” ve “teslimlerde” olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Facebook -

Twitter -