En Son Eklenen Konular
ücret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ücret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
11:32
Dipnotlar:
1)Prof. Dr. Ercan AKYİĞİT, 'İş Kanunu Şerhi,' Seçkin Yayıncılık, 2.B, 2006, C.2, s.1317-1318
2)Bkz.Murat SARI, http://www.calismarehberi.com/murat-sari-makale,35.html, 'İşçi Ücretleri ve Ödenmesi', erişim, 14.12.2013
Ücret Ödemenin Belgelenmesi
Written By Muhasebe37 on 16 Aralık 2013 Pazartesi | 11:32
Ücret, iş sözleşmesinin zorunlu bir unsuru olup işverenin bu sözleşmeden doğan temel borcudur. Ücret ödeme borcu, işçinin iş görme borcunun karşılığıdır. Böylece iş hukukunun önemli bir ilkesini, 'önce iş, sonra ücret' şeklinde özetlemek mümkündür. Ve iş yapıldıktan sonra ücretin de ödenmesi gerekmektedir. Kısaca, 'çalışma yoksa ücret de yoktur; iş görülmedikçe ücret de ödenmeyecektir. Ancak memurlar ve gazetecilerin ücretleri, peşin ödenmektedir (Bkz: Basın İşK.m.14/1). Memurlar ve gazeteciler hakkındaki bu uygulamanın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışanlara, yani işçilere etkili değildir (1). İşçilerin yıllık ücretli izin vb ücretli izin uygulamaları ise çalışılarak hak edilme şartları oluştuğunda, ücret, çalışma şartına bağlı değildir.
Yürürlükteki İş Kanunu'nun ücret ile ilgili düzenlemelerinin başında yer alan 32'nci maddeye göre, 'Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır' şeklinde tanımlanmaktadır. İşçilere çalışarak hak ettikleri ücretlerin hesaplanabilmesi için, izleyen ayın başında makul bir tahakkuk süresi, başka bir ifadeyle puantaj vb belge ya da bulguları değerlendirerek ücret hesaplamalarının yapılması için gerekli olan süre hakkında düzenleme yapılmamış olmakla birlikte, işçi ücretleri, TL cinsinden işyerinde veya bir banka hesabı aracılığıyla ödenebilmektedir. İş sözleşmeleri ya da işyeri uygulamalarıyla yabancı para cinsinden ücret ödemeleri öngörülebilmektedir. Bu hususa ilişkin olarak işçi-işveren arasında bağıtlanan iş sözleşmelerinde dolar vb para cinsinde ücretler belirlenebilmektedir. Bu durumda belirtilen döviz tutarındaki ücret, ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası kuruna göre Türk parasına çevrilerek ödemenin yapılması gerekmektedir. İş Kanunları, Türk Borçlar Kanunu, Sosyal Sigortalar ve GSS Kanunu'nda işçiye ödenecek olan ücret türleri hakkında hükümler, yer almaktadır. Bu kanunlara göre ücretler, zaman esaslı, parça başına, götürü ve yüzde usulüne göre ödenebilmektedir. Fazla çalışma ücretleri, genel tatil ve genel tatil çalışması ücretleri de aylık ücretin kapsamına girmektedir. Primler, ikramiyeler, komisyon ücreti, kârdan pay alma vb ücretler ise ek ücretlerdir (2).
Ücretlerin bankalar aracılığıyla ödenmesi konusunda, ilgili Yönetmeliğin 10'uncu maddesinde, 'İşyerleri ve işletmelerinde İş Kanunu hükümlerinin uygulandığı işverenler ile üçüncü kişiler, Türkiye genelinde çalıştırdıkları işçi sayısının en az 10 olması hâlinde, çalıştırdıkları işçiye o ay içinde yapacakları her türlü ödemenin kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net tutarını, bankalar aracılığıyla ödemekle yükümlüdürler' denilmektedir. Yine aynı yönetmeliğe göre işverenler işyerlerinin bulunduğu yerde banka şubesi bulunmaması veya banka aracılığıyla ödeme yapılmasına imkân bulunmaması hâlinde ödemeler, PTT şubeleri aracılığıyla yapılabilmektedir. İşverenlerin Türkiye genelinde çalıştırdıkları işçi sayının 10 kişiden az olması durumunda, ücretlerin işyerinde elden ödenmesi mümkündür. Ancak ispat hukuku açısından banka hesabına ödeme, bu işyerlerinde de tercih edilebilmektedir.
Ücret ödemesini banka aracılığı ile yapma zorunluluğu olanların ücret ödemesini banka aracılığı ile yapmaması durumunda 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümlerine aykırılık nedeniyle, ücret ile işçinin bu kanundan veya toplu iş sözleşmesinden veya iş sözleşmesinden doğan ücret ödemelerini süresi içinde kasten ödemeyen veya eksik ödeyen, 39'uncu maddesinde belirtilen komisyonun belirlediği asgari ücreti işçiye ödemeyen veya noksan ödeyen, ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını zorunlu tutulduğu halde özel olarak açılan banka hesabına ödemeyen işveren, işveren vekili ve üçüncü kişiye bu durumda olan her işçi ve her ay için
idari para cezası
uygulanmasını öngörmüştür.
İşverenler, 4857 s. İşK.m.37 hükümlerine göre işyerinde elden ödediği veya banka aracılığı ile yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır. Bu ücret hesap pusulası belgesi, uygulamada daha çok ücret bordrosu olarak tanınmakta olup, sözkonusu aylık ücret bordrosu düzenlemesi konusunda Vergi Usul Kanunu ve 5510 s. SSGSSK.m.102/e-5 hükmünde düzenlemeler, bulunmaktadır. İşverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda, işyerinin sicil numarası, bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası (TC kimlik numarası), ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı ve ücretin alındığına dair sigortalının imzasının bulunması zorunludur. İmza şartı yönünden makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç, belirtilen unsurlardan herhangi birini ihtiva etmeyen ücret tediye bordroları, geçerli sayılmamakta ve her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari ücretin yarısı tutarında, idari para cezası uygulanacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır. İşK.m.32 gereği çıkarılan Yönetmelik hükümleri uyarınca, banka kanalı ile yapılan ücret ödemelerde işçilerin ücret hesap pusulasını imza zorunluluğunun kaldırılmış olması, işverenler açısından büyük kolaylık oluşturmaktadır.
İşçilere ücretleri ödeme zamanı, bir ayı geçmemek şartı ile iş sözleşmeleriyle belirlenebilmektedir. Ücretlerin zamanında ödenmesi ile ilgili İşK.m.34 düzenlemesinde 'Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.' denilmektedir. Bu konu, ayrı bir yazı ile ele alınacaktır.
Yürürlükteki İş Kanunu'nun ücret ile ilgili düzenlemelerinin başında yer alan 32'nci maddeye göre, 'Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır' şeklinde tanımlanmaktadır. İşçilere çalışarak hak ettikleri ücretlerin hesaplanabilmesi için, izleyen ayın başında makul bir tahakkuk süresi, başka bir ifadeyle puantaj vb belge ya da bulguları değerlendirerek ücret hesaplamalarının yapılması için gerekli olan süre hakkında düzenleme yapılmamış olmakla birlikte, işçi ücretleri, TL cinsinden işyerinde veya bir banka hesabı aracılığıyla ödenebilmektedir. İş sözleşmeleri ya da işyeri uygulamalarıyla yabancı para cinsinden ücret ödemeleri öngörülebilmektedir. Bu hususa ilişkin olarak işçi-işveren arasında bağıtlanan iş sözleşmelerinde dolar vb para cinsinde ücretler belirlenebilmektedir. Bu durumda belirtilen döviz tutarındaki ücret, ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası kuruna göre Türk parasına çevrilerek ödemenin yapılması gerekmektedir. İş Kanunları, Türk Borçlar Kanunu, Sosyal Sigortalar ve GSS Kanunu'nda işçiye ödenecek olan ücret türleri hakkında hükümler, yer almaktadır. Bu kanunlara göre ücretler, zaman esaslı, parça başına, götürü ve yüzde usulüne göre ödenebilmektedir. Fazla çalışma ücretleri, genel tatil ve genel tatil çalışması ücretleri de aylık ücretin kapsamına girmektedir. Primler, ikramiyeler, komisyon ücreti, kârdan pay alma vb ücretler ise ek ücretlerdir (2).
Ücretlerin bankalar aracılığıyla ödenmesi konusunda, ilgili Yönetmeliğin 10'uncu maddesinde, 'İşyerleri ve işletmelerinde İş Kanunu hükümlerinin uygulandığı işverenler ile üçüncü kişiler, Türkiye genelinde çalıştırdıkları işçi sayısının en az 10 olması hâlinde, çalıştırdıkları işçiye o ay içinde yapacakları her türlü ödemenin kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net tutarını, bankalar aracılığıyla ödemekle yükümlüdürler' denilmektedir. Yine aynı yönetmeliğe göre işverenler işyerlerinin bulunduğu yerde banka şubesi bulunmaması veya banka aracılığıyla ödeme yapılmasına imkân bulunmaması hâlinde ödemeler, PTT şubeleri aracılığıyla yapılabilmektedir. İşverenlerin Türkiye genelinde çalıştırdıkları işçi sayının 10 kişiden az olması durumunda, ücretlerin işyerinde elden ödenmesi mümkündür. Ancak ispat hukuku açısından banka hesabına ödeme, bu işyerlerinde de tercih edilebilmektedir.
Ücret ödemesini banka aracılığı ile yapma zorunluluğu olanların ücret ödemesini banka aracılığı ile yapmaması durumunda 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümlerine aykırılık nedeniyle, ücret ile işçinin bu kanundan veya toplu iş sözleşmesinden veya iş sözleşmesinden doğan ücret ödemelerini süresi içinde kasten ödemeyen veya eksik ödeyen, 39'uncu maddesinde belirtilen komisyonun belirlediği asgari ücreti işçiye ödemeyen veya noksan ödeyen, ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını zorunlu tutulduğu halde özel olarak açılan banka hesabına ödemeyen işveren, işveren vekili ve üçüncü kişiye bu durumda olan her işçi ve her ay için
idari para cezası
uygulanmasını öngörmüştür.
İşverenler, 4857 s. İşK.m.37 hükümlerine göre işyerinde elden ödediği veya banka aracılığı ile yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır. Bu ücret hesap pusulası belgesi, uygulamada daha çok ücret bordrosu olarak tanınmakta olup, sözkonusu aylık ücret bordrosu düzenlemesi konusunda Vergi Usul Kanunu ve 5510 s. SSGSSK.m.102/e-5 hükmünde düzenlemeler, bulunmaktadır. İşverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda, işyerinin sicil numarası, bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası (TC kimlik numarası), ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı ve ücretin alındığına dair sigortalının imzasının bulunması zorunludur. İmza şartı yönünden makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç, belirtilen unsurlardan herhangi birini ihtiva etmeyen ücret tediye bordroları, geçerli sayılmamakta ve her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari ücretin yarısı tutarında, idari para cezası uygulanacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır. İşK.m.32 gereği çıkarılan Yönetmelik hükümleri uyarınca, banka kanalı ile yapılan ücret ödemelerde işçilerin ücret hesap pusulasını imza zorunluluğunun kaldırılmış olması, işverenler açısından büyük kolaylık oluşturmaktadır.
İşçilere ücretleri ödeme zamanı, bir ayı geçmemek şartı ile iş sözleşmeleriyle belirlenebilmektedir. Ücretlerin zamanında ödenmesi ile ilgili İşK.m.34 düzenlemesinde 'Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.' denilmektedir. Bu konu, ayrı bir yazı ile ele alınacaktır.
TAHSİN SINAV / Yenişafak
Dipnotlar:
1)Prof. Dr. Ercan AKYİĞİT, 'İş Kanunu Şerhi,' Seçkin Yayıncılık, 2.B, 2006, C.2, s.1317-1318
2)Bkz.Murat SARI, http://www.calismarehberi.com/murat-sari-makale,35.html, 'İşçi Ücretleri ve Ödenmesi', erişim, 14.12.2013
08:51
Yemek Parasının Vergi ve SGK Mevzuatı Açısından Değerlendirilmesi
Written By Muhasebe37 on 15 Şubat 2013 Cuma | 08:51
5510 sayılı Kanun'un 80'inci maddesi uyarınca tüm ayni yardımlar herhangi bir sınır olmaksızın SGK prim matrahı dışında kaldığından personele yemek sağlanması, yemeğin nerede yenildiğine ve herhangi bir hadde bağlı olmaksızın SGK prim matrahının dışında tutulacaktır.
Sigortalılara yemek parası adı altında yapılan ödemelerin, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi şartıyla, fiilen çalışılan gün sayısı dikkate alınarak 16 yaşından büyükler için belirlenen günlük asgari ücretin %6'sının, yemek verilecek gün sayısı ile çarpılması sonucunda bulunacak miktarı, aylık prime esas kazançların tespitinde dikkate alınmayacak, dolayısıyla bu tutardan prim kesilmeyecektir. Ticket-Yemek Kuponu-Sodexo verilmek suretiyle yemek yardımı sağlanması durumunda SGK primine dahil edilmeyecektir. Sadece Nakit yemek parası ödemelerinde istisna tutarı aşan kısım sigorta primine dahil edilecektir.
Öte yandan, sigortalılara ay içinde yemek parası olarak nakit ödeme yapılmaksızın, çalıştıkları işyerinin dışında yemek üretimi yapan başka firma veya şahıslar tarafından (örneğin yemek kuponu karşılığında) gerek işyerinde, gerekse işyerinin dışında yemek verilmesi halinde, işverenlerce bu firma veya şahıslara fatura karşılığında yemek bedeli olarak ödenen fatura bedelleri prime esas kazanca dahil edilmeyecektir.
11:09
2013 Yılı Emzirme ve Cenaze Ödeneği %6,16 Oranında Artmış Oldu
Written By Muhasebe37 on 26 Ocak 2013 Cumartesi | 11:09
SGK Yönetim Kurulu tarafından 2013 yılına ait Emzirme Ödeneği ve Cenaze Ödenekleri %6,16 oranında artarak tespit edilmiş olup 2013 yılında uygulamaya konulmuştur.
Bugün konumuz emzirme ve cenaze ödeneklerini inceleyeceğiz.
EMZİRME ÖDENEĞİ
Analık sigortasından sağlanan önemli bir hak olarak emzirme ödeneği karşımıza çıkar.
Hangi Hallerde Karşımıza Çıkar;
ü Sigortalı kadına
ü Sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe,
5510 sayılı SS ve GSS Kanunun 4 -(a/SSK) ve (b/BAĞ-KUR) kapsamındaki sigortalılardan;
A)Kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ,
B) Gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğum tarihinde geçerli olan ve SGK Yönetim Kurulunca belirlenip Bakanlık Makamınca onaylanan tarife üzerinden emzirme ödeneği verilir.
09:26
Stajyer öğrencilerin ücret ve sigortalılıkları -1-
Written By Muhasebe37 on 24 Aralık 2012 Pazartesi | 09:26
Çırak, kalfa ve ustaların eğitimi ile okullarda ve işletmelerde yapılacak mesleki eğitime ilişkin esasları düzenlendiği 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu Mesleki Eğitim Kurulunun belirleyeceği mesleklerde, kamu ve özel sektöre ait kurum, kuruluş ve iş yerleri ile mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarındaki eğitim ve öğretimi kapsamına almaktadır. Mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları öğrencilerinin beceri eğitimlerini geliştirmek üzere işletmelerde mesleki eğitim yaptırtma zorundadır.
Belirtelim ki; mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarından anlamamız gereken, mesleki ve teknik eğitim alanında, diplomaya götüren orta öğretim kurumları ve mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumları ile belge ve sertifika programlarının uygulandığı her tür ve derecedeki örgün ve yaygın eğitim-öğretim kurumlarıdır. Örneğin; Hakkari Ticaret Meslek Lisesi muhasebe bölümü öğrencisi, 18 Mart Üniversitesi Çanakkale Meslek Yüksekokulu inşaat bölümü öğrencisi, Milli Eğitim İl Müdürlüğü tarafından sertifikalandırılan A Şirketine ait aşçılık kursu veren işletmenin öğrencisi bu kapsama girmektedir.
10:29
Ücretlilere diğer işverenden yapılan fazla mesai ödemeleri
Written By Muhasebe37 on 10 Ekim 2012 Çarşamba | 10:29
Ücret, niteliği itibariyle bedensel ve/veya zihinsel bir emek karşılığında işverenden elde edilen hasılayı ifade eder. İnsanın bedensel ve zihinsel bir emek karşılığında işverenden sağlanan hasılata ücret denir. İnsanın bedensel ve zihinsel emeğinin karşılığı olan bu hasılat para şeklinde olabileceği gibi, ayni veya para ile temsil edilebilen menfaat şeklinde de olabilir. (Beyanname Düzenleme Kılavuzu, 2012 HUD Yayınları SF:101)
Ücret geliri birden fazla kurum ve kuruluştan elde edilebilir. Bu gelirin değişik nitelikte sağlanması mümkün olabilir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci maddesinde yer alan tanımlamaya göre “ücret, işverene tabi ve belirli bir işverene bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.”
“Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya adlar altında ödenmiş olması veya ortalık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”
Uygulamada bazı kişilerin birden fazla yerde çalıştığı, yine bazı yerlerde, bazı kuruluşların hizmet sözleşmesi kapsamında eleman çalıştırdıkları, bu kişilere ücret dışında ikinci işveren niteliğinde olanlardan ücret niteliğinde gelir sağlandığı, bu gelirlerin vergilendirilmesinde duraksama olduğu gözlenmektedir. Söz konusu ödemelerde ortaya çıkan sorunlar nedeniyle vergi idaresince yapılan işlemler de farklı olabilmektedir.
Etiketler:
fazla,
işveren,
mesai,
ücret,
Veysi SEVİĞ
13:21
E-Ödenek Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Written By Muhasebe37 on 9 Ekim 2012 Salı | 13:21
SORU 1- E-ödenek programı nedir?
CEVAP- E-ödenek programı; 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamındaki sigortalılar için, Kurumumuzla anlaşmalı özel ve resmi sağlık tesislerince düzenlenen geçici iş göremezlik elgeleri ile sağlık kurulu raporlarının işverenlere ve Kuruma elektronik ortamda gönderilmesi, iş göremezlik ödeneğinin hesaplanması ve sigortalıya ödenmesi için MOSİP sistemi aracılığı ile T.C. Ziraat Bankasına aktarılmasına dair bilgisayar programını ifade etmektedir.
SORU2- E-ödenek programının hazırlanmasındaki temel amaç nedir?
CEVAP-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 18 nci maddesine göre kısa vadeli sigorta kollarından verilmekte olan geçici iş öremezlik ödeneklerinin ödenmesi için gerekli olan ve anlaşmalı sağlık hizmet unucularınca düzenlenip Kuruma ve işverene gönderilmesi gereken istirahat raporlarının elektronik ortamda düzenlenmesi, gönderilmesi, ödeneğin esaplanması, ödenmesi ve bu şekilde bürokrasinin azaltılmasıdır.
SORU 3- E-ödenek programına nereden ulaşılabilmektedir?
CEVAP- Programa, Kurum ünitelerinin kısa vadeli sigortalar servislerinde çalışan personeller tarafından “MEYES” şifresi ile “Intra/Uygulamalar/Emeklilik işlemleri/İş Göremezlik e-Ödeme Projesi” ekranından ulaşılacaktır.
SORU 4- E-ödenek programı hangi sigortalıları kapsamaktadır?
CEVAP- Program 4/a ve 4/b kapsamında yer alan sigortalılar için ullanılabilecek olup, ilk aşamada yalnızca 4/a sigortalılarının rapor işlemleri için kullanılacaktır.
10:34
"KDV Dahil" ve "Bu işyerinde asgari ücret uygulanır" yazılarının asılması hk.
Written By Muhasebe37 on 6 Ekim 2012 Cumartesi | 10:34
“KDV dahil” ve “Bu işyerinde asgari ücret uygulanır” yazıları işyerinde asılmak zorunda mıdır? KDV dahil yazısı birden çok katlı bir işyerinde her katta ayrı ayrı yazılmalı ve asılmalı mıdır?
22 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile getirilen “FİYATLARIMIZA KDV DAHİLDİR” ibaresini taşıyan levhanın işyerine asılması zorunluluğu 27.05.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 408 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 27.05.2011 tarihinden itibaren kaldırıldı.
Asgari Ücret Yönetmeliğinin 12. maddesinin son fıkrasında yer alan asgari ücretin ilanına ilişkin hüküm de 07.07.2012 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmış olup, asgari ücrete ilişkin levha asma zorunluluğu da bu tarihten itibaren kaldırılmış oldu.
Sezgin Özcan
10:09
Ücretlilere diğer işverenden yapılan fazla mesai ödemeleri
Ücret, niteliği itibariyle bedensel ve/veya zihinsel bir emek karşılığında işverenden elde edilen hasılayı ifade eder. İnsanın bedensel ve zihinsel bir emek karşılığında işverenden sağlanan hasılata ücret denir. İnsanın bedensel ve zihinsel emeğinin karşılığı olan bu hasılat para şeklinde olabileceği gibi, ayni veya para ile temsil edilebilen menfaat şeklinde de olabilir. (Beyanname Düzenleme Kılavuzu, 2012 HUD Yayınları SF:101)
Ücret geliri birden fazla kurum ve kuruluştan elde edilebilir. Bu gelirin değişik nitelikte sağlanması mümkün olabilir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci maddesinde yer alan tanımlamaya göre “ücret, işverene tabi ve belirli bir işverene bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.”
.
“Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya adlar altında ödenmiş olması veya ortalık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”
Uygulamada bazı kişilerin birden fazla yerde çalıştığı, yine bazı yerlerde, bazı kuruluşların hizmet sözleşmesi kapsamında eleman çalıştırdıkları, bu kişilere ücret dışında ikinci işveren niteliğinde olanlardan ücret niteliğinde gelir sağlandığı, bu gelirlerin vergilendirilmesinde duraksama olduğu gözlenmektedir. Söz konusu ödemelerde ortaya çıkan sorunlar nedeniyle vergi idaresince yapılan işlemler de farklı olabilmektedir.
12:18
Ücret gelirlerinin beyanı
Written By Muhasebe37 on 18 Haziran 2012 Pazartesi | 12:18
Gelir Vergisi Kanunu’nun 86. maddesi uyarınca birden fazla işverenden alınan ücretlerin belirli koşullarda yıllık beyanname ile bildirilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan aynı kanunun 95. maddesi gereği olarak aşağıda yazılı hizmet erbabının ücretleri hakkında vergi tevkifatı esasının geçerli olmayacağı, bu tür ücretlerin yıllık beyanname ile bildirilmesi öngörülmüştür.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 95. maddesi kapsamında beyana tabi olan ücret gelirleri;
* Ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabı,
* Yabancı elçilik ve konsolosluklarda çalışan ve aynı kanunun 15. maddesinde yer alan istisnadan faydalanamayan memur ve hizmetlilere ödenen ücretler olarak belirlenmiştir.
Bilindiği üzere yabancı ülkelerin Türkiye’de bulunan elçi, maslahatgüzar ve konsolosluklara mensup olan ve o ülkenin uyruğunda bulunan memurları dışında kalan memur ve hizmetlilerin yalnızca bu işlerden dolayı aldıkları ücretler, karşılıklı olarak gelir vergisinden istisna edilmiştir.
Karşılıklı anlaşmanın uygulanmadığı durumlarda karşılılık esasına uymayan ülkenin Türkiye’deki temsilciliğinde çalışan memurlar bu istisnadan yararlandırılmamaktadır. Böyle bir durumda, ücret sahipleri her yılın sonunda toplam ücretlerini yıllık gelir vergisi beyannamesiyle oturdukları mahallin vergi dairesine bildirmekle yükümlüdürler.
Etiketler:
beyan,
gelir,
Makale,
ücret,
Veysi SEVİĞ
12:36
İşveren Çalışanın Kıyafetine Karışabilir mi?
Written By Muhasebe37 on 22 Mayıs 2012 Salı | 12:36
İşveren çalışanının kıyafetine karışabilir mi?
Çalıştığımız firma yeni bir işveren tarafından satın alındı. 3.5 yıldır halkla ilişkiler biriminde görev yapıyorum. İşveren işyerinde dekolte kıyafet giymememizi yasakladı. Çalışanların tek tip pantolon, ceket giymesini şart koştu. Aksi takdirde bu kurallara uymayanların istifa dilekçesini hazırlamasını istedi. İşverenin böyle bir yaptırım hakkı var mı? A.B.
.İş Kanunu’na göre kılık ve kıyafet nedeniyle işverenin işçinin iş sözleşmesini fesh etme hakkı yoktur. Ancak işin niteliği gereği giyilmesi gereken uniforma veya kıyafet varsa işçi bunu giymek zorundadır. Bu nedenle işveren işçiyi işten çıkartırsa tazminat ödemek zorundadır.
* Kendime ait işyerim ve limited şirket ortaklığımdan dolayı Bağ-Kur sigortalısıyım. Bağ-Kur’dan emekli olmama da yaklaşık 6 yıl var. Ancak SSK’ya geçip 3.5 yıl SSK primi ödersem, emekli olabiliyorum. Kayıtlarım devam ederken SSK primi ödeyebilir miyim? SSK primlerini ortağı olduğum şirketten ödesem sayılır mı? E.ARSLAN
.Bağ-Kur kapsamındaki kayıtlarınız devam ederken SSK’lı bir işte çalışabilirsiniz. Bu durumda SSK’lı çalışmalarınız geçerli olacak, Bağ-Kur sigortalılığınız durdurulacaktır. Ancak ikinci sorunuzdaki gerek kendinize ait işyerinizden gerekse ortağı olduğunuz şirketten adınıza çalışan sigortalı primi (4/a) ödeyemezsiniz. Bu durumda da adınıza yatacak olan SSK (4/a) primleri geçerli olmaz. Dolayısı ile eğer SSK’ya geçecekseniz, başkasına ait işyerinde çalışmanız gerekmektedir.
* Mesai ücreti saat ücretinin yüzde 50 zamlı ödenmesidir 3 yıldır bir işyerinde çalışıyorum. Haftalık çalışma sürem 65 saat. 1 yıldır zam vermiyorlar. Çalışma Bakanlığı’na veya İş Mahkemesi’ne gitsem beni haklı bulurlar mı? Taner K.
10:48
Written By Muhasebe37 on 13 Mayıs 2012 Pazar | 10:48
Bana çok sık sorulan sorulardan yol ve yemek ücreti prime tabimidir? Bunu defalarca anlattığım kişiler dahi beni arayıp tekrar tekrar sormaktadırlar. Anlaşılır bir şekilde kısaca yazmaya çalışacağım.
506 sayılı Yasanın konuyla ilgili 77. maddesi aşağıda;
Alıntı
Prime esas ücretler
Madde 77 – Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında :
a) Sigortalıların o ay için hak ettikleri ücretlerin,
b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,
c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b)fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin,
Brüt toplamı esas alınır. Şu kadar ki,
Alıntı
Prime esas ücretler
Madde 77 – Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında :
a) Sigortalıların o ay için hak ettikleri ücretlerin,
b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,
c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b)fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin,
Brüt toplamı esas alınır. Şu kadar ki,
Ölüm, doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, aynî yardımlar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmaz. Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur.
Etiketler:
SGK,
soru cevap,
ücret,
yemek,
yol