Home » , , , » Taşeronların Değişmesinin İşcilik Haklarına Etkisi

Taşeronların Değişmesinin İşcilik Haklarına Etkisi

Written By Muhasebe37 on 24 Eylül 2012 Pazartesi | 12:00


Günümüzde sendikalı işçilerden daha fazla olan taşeron şirket çalışanları, haklarını bilmemekte ve aynı zamanda öğrenmemekte ısrar etmektedirler. İşverenlerin uydurduğu kirli bilgileri doğruymuş gibi kendi arkadaşlarına anlatan bu işçiler, hem kendilerinin hem de başkalarının haklarını bilmeden de olsa bertaraf etmektedirler. Bireysel haklar konusunda mücadele anlayışını sergilemek yerine, işverenin yalakalığını üstlenmiş olan, işverenden daha çok işveren olan işçiler de ayrıca mevcuttur. Buna rağmen emeğiyle çalışan tek geçim kaynağı maaşı olan işçinin, işverenin haksız iftiralarına, maddi ve manevi yıpratma politikalarına karşı mücadele edip direnebilmesi için öncelikle işçi hakları konusunda bilgi sahibi olabilmesi gerekmektedir. Kıdem tazminatı fonu ile ilgili taslak ortaya çıktığında, TBMM’de her hangi bir şey bulunmaz iken, çalışma hayatında evlilik ve emeklilik tazminatlarının kalktığı haberi her yerde asılsız şekilde yayılmıştır. Bu durum, ülkenin içinde bulunduğu bilgi kirliliğinin işverenin lehine nasıl yayıldığının açık göstergesidir.
Bilgi kirliğinin en çok yaygın olduğu çalışma alanı, kamu işverenlerinin yanında çalışan, taşeron şirket işçileridir. Sürekli olarak kadro hayali ile yanıp tutuşan bu işçiler, kanunla kazanılmış olan 4857 sayılı İş Kanunun vermiş olduğu hakları uygulatmak yerine siyasilere ve kamu ve taşeron şirket işverenlerine itaati tercih etmektedirler. Taşeron işçiye kadro vermek demek bu işçilere iş güvencesi vermek demektir. Türkiye’de, İş kanunu kapsamında çalışan diğer tüm işçilerin hiçbirinin iş güvencesinin olmadığı bir yerde kamu şirket taşeron işçilerine iş güvencesi yani kadro vermek hayalden başka bir şey değildir. Bu taşeron şirket işçileri, ülkemizde mecliste olan siyasi parti mensupları tarafından oy malzemesi olarak kullanılan gruplar haline gelmiştir. Bu nedenle yapılan taşeron şirket işçilerinin mücadelesi, bireysel menfaatlerden uzak ve siyasetten arındırılmış şekilde uygulanması, aynı zamanda işçinin sadece hakkı ve hukuku korunacak şekilde mücadelenin düşünülmesi gerekmektedir.

Gelelim en çok sorulan soru olan taşeronların değişmesinde işçilik alacaklarına etkisi konusuna. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin daha öncede bir çok kararlarında belirtmiş olduğu üzere, “değişen alt işverenler işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını devralmış sayılır. İş sözleşmesinin tarafı olan işçi veya alt işveren tarafından bir fesih bildirimi yapılmadığı sürece iş sözleşmeleri değişen alt işverenle devam edeceğinden, işyerinde çalışması devam eden işçinin feshe bağlı hakları olan kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti talep koşulları gerçekleşmiş sayılmaz. Buna karşın süresi sona eren alt işverence işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde yapılan fesih bildirimi ile iş ilişkisi sona ereceğinden işçinin daha sonraki yeni alt işveren yanındaki çalışmaları yeni bir iş sözleşmesi niteliğindedir. Bu ihtimalde feshe bağlı hakların talep koşulları gerçekleşeceğinden feshin niteliğine göre hak kazanma durumunun değerlendirilmesi gerekir.” şeklindedir.
Bu demek oluyor ki, işçi çalışırken ne kadar taşeron şirket gelirse gelsin fesih olmadığı sürece işçi, işe başladığı tarihten itibaren kıdem ve ihbar tazminatı ile ücretli izin hakkı korunmaktadır. İşçinin Sgk hizmet dökümünde giriş –çıkış olması durumu işçinin haklarını etkilemez. Alt işverenlerin Sgk işveren numarası farklı olması nedeniyle, işçinin hizmet dökümünde sürekli girdi-çıktı yapılması zorunlu bir durumdur. Fesih olgusunu ispatlamadan alt işverenlerde çalışmaya devam edip geriye dönük geçmiş çalışmaların haklarını dava eden taşeron işçilerde, feshe bağlı haklar oluşmadığından açtıkları alacak davaları reddedilir. İş Kanunu 2. Maddesinde yer alan “alt işveren işçilerinin işçilik alacakları hususunda alt işverenlerle birlikte asıl işverenlerin de sorumlu olduğu” kuralı ise ciddi önem arz etmektedir. Diğer işçilerin işçilik alacakları, devlet garantisinde olamamış iken kamu taşeron işçilerinin işçilik alacakları, devlet güvencesi altındadır. Bu sebeple elindeki hakları yeteri kadar kullanamayan taşeron işçiler, var olan haklarını, bilgisizlik sonucu “hakkımız yok” diyerek ortalığa kadro hayaliyle çıkacaklarına oturup haklarını nasıl işletip işletmeyeceklerini ve aralarında birlik olup sonuca nasıl ulaşacaklarını düşünmeleri gerekir.
Haklarınızı arayınız, hayatınız boyunca mağdur olmayınız.

Av. Suat YURDSEVEN
http://www.ismagdurlari.org
Share this article :

Yorum Gönder

Facebook -

Twitter -