Ücret, niteliği itibariyle bedensel ve/veya zihinsel bir emek karşılığında işverenden elde edilen hasılayı ifade eder. İnsanın bedensel ve zihinsel bir emek karşılığında işverenden sağlanan hasılata ücret denir. İnsanın bedensel ve zihinsel emeğinin karşılığı olan bu hasılat para şeklinde olabileceği gibi, ayni veya para ile temsil edilebilen menfaat şeklinde de olabilir. (Beyanname Düzenleme Kılavuzu, 2012 HUD Yayınları SF:101)
Ücret geliri birden fazla kurum ve kuruluştan elde edilebilir. Bu gelirin değişik nitelikte sağlanması mümkün olabilir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci maddesinde yer alan tanımlamaya göre “ücret, işverene tabi ve belirli bir işverene bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.”
.
“Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya adlar altında ödenmiş olması veya ortalık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”
Uygulamada bazı kişilerin birden fazla yerde çalıştığı, yine bazı yerlerde, bazı kuruluşların hizmet sözleşmesi kapsamında eleman çalıştırdıkları, bu kişilere ücret dışında ikinci işveren niteliğinde olanlardan ücret niteliğinde gelir sağlandığı, bu gelirlerin vergilendirilmesinde duraksama olduğu gözlenmektedir. Söz konusu ödemelerde ortaya çıkan sorunlar nedeniyle vergi idaresince yapılan işlemler de farklı olabilmektedir.
Ücret ödemelerine ilişkin açıklamaların yer aldığı 149 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde “muafiyet ve istisna kapsamına girmeyen ve her ne ad altında yapılırsa yapılsın ücret tanımı içine giren tüm ödemelerin ücret olarak vergiye tabi tutulacağı” belirtilmiştir. Bu bağlamda da 160 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde de hizmet erbabının birden fazla işverenden ücret alması halinde, her bir işverenin ödediği ücretlerin ayrı ayrı vergilendirildiği, dolayısıyla vergi tarifesinin her bir işverenin ödediği ücrete diğer işveren veya işverenlerin ödediği ücretle ilgilendirilmeksizin ayrı ayrı uygulanacağı” açıklamalarına yer verilmiştir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 62’nci maddesinde ise “işverenler hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişidir” denilmiş ve aynı kanunun 94’üncü maddesinde kimlerin hangi ödemelerden tevkifat yapacakları sayılmak suretiyle belirlenmiş olup, birinci bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretlerin 103 ve 104’üncü maddelerine göre tevkifata tabi tutulacağı hususu hüküm altına alınmıştır.
Konuya ilişkin açıklamaları içeren ve 11 Şubat 2004 tarihinde yayınlanan 16 No’lu Gelir Vergisi Sirkülerinin 3.2 bölümünde “Tam mükellef gerçek kişiler tevkif yoluyla vergilendirilmiş, tek işverenden alınan ücretleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeyeceklerdir. Birden fazla işverenden ücret geliri elde edilmesi durumunda, birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamının gelir vergisi tarifesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşması halinde birinci işverenden alınan da dahil olmak üzere, ücret gelirlerinin tamamı beyan edilecektir” açıklaması yer almaktadır.
.
Birden fazla işverenden ücret alınması halinde birinci işverenden alınan ücretin hangisi olacağı ücretli tarafından serbestçe belirlenecek. Aynı açıklama çerçevesinde tevfikata tabi tutulmamış ücret gelirleri için Gelir Vergisi Kanunu’nun 64’üncü maddesinde yer alan diğer ücretler hariç olmak üzere tutarı ne olursa olsun yıllık beyanname verilmesi gerekmektedir.
.
Dolayısıyla mevcut düzenlemeler çerçevesinde bir işyerinde ücretli olarak çalışan ve ücret geliri elde eden bir kişinin, bir başka işyerinde benzer nitelikte çalışması ve bu çalışması karşılığında ücret tanımına giren bir gelir elde etmesi halinde, bu gelirinin de ücret olarak vergilendirilmesi, daha açıkçası tevkifata tabi tutulması gerekmektedir.
.
Bir başka açıdan bir işyerinde ücretli olarak çalışan bir kişiye bir başka işyerinden fazla mesai ücreti adı altında ödeme yapılması halinde bu ödemenin ücret geliri olarak kabul edilmesi ve ücretliler için geçerli olan ilkeler çerçevesinde bordro düzenlemek suretiyle vergilendirilmesi zorunlu olmaktadır.
Konuya ilişkin olarak ücretli olarak çalışan bir kişiye kendi ünitesi dışında başka bir işyerinde görevlendirilmiş bulunması nedeniyle görevlendirildiği bu işyerinden fazla mesai adı altında ödeme yapılması nedeniyle yapılan bu ödemenin ücret niteliğinde olduğu hususu “Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi tarafından da öngörülmektedir. (Bknz: Gelir İdaresi Başkanlığı, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı, Mükellef Hizmetleri Gelir Vergisi Grup Müdürlüğü, 23.02.2012, B.07.1.GİB.4.35.16.01-176200-224, Dialog Dergisi Eylül, 2012. Sf: 189-190)
Dr. Veysi SEVİĞ
http://www.ito.org.tr/
Yorum Gönder