E-Yaklaşım Mart 2012 sayısında yayımlanan “Sigortalı İşten Çıkış Bildirgesini 10 Gün İçerisinde SGK’ya Vermeyen İşverenlere İdari Para Cezası Verilmesi Kanuni Ancak Gerekli mi?” başlıklı makalemin “sonuç” bölümünde aynen, “Şayet bu düzenleme devam edecekse bile sigortalı başına verilen asgari ücret tutarındaki cezalar sınırlandırılmalı ve bir üst sınır konulmalıdır. Aksi takdirde işverenler iyi niyetli ihmal yüzünden hiç yere yüz binlerce ya da milyonlarca lira idari para cezası ödemekle karşı karşıya kalmaya devam edeceklerdir.” yorumu yapılmıştır.
Halk arasında bir tabir vardır “aklın yolu birdir” diye, işte bu tabirde olduğu gibi bu husus yani işten ayrılan sigortalıların SGK’ya bildirilmesi hususu ilgililer ve yetkililer tarafından da değerlendirildi ve 6283 sayılı Kanunla([1]) 5510 sayılı Kanun’un ilgili maddesi değiştirilerek gerekli düzenleme yapılmıştır.
Yapılan bu düzenleme ile 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalıların işten ayrılış bildirgesi ile 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesine tabi sandık çalışanlarının işten ayrılış bildirgelerinin geç verilmesinden dolayı uygulanan idari para cezası miktarının alt sınırı asgari ücretin onda biri olarak, üst sınırı ise işverenlerin 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesinin ikinci fıkrasına göre tutmakla yükümlü oldukları işyeri defter, kayıt ve belgelerinin Kurum’a verilmemesi nedeniyle uygulanan idari para cezası miktarını aşmayacak şekilde sınırlandırılmıştır.
Bilindiği üzere, 5510 sayılı Kanun’un 9. maddesine göre işverenler sigortalılığı sona eren işçilerin“Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesi”ni en geç on gün içinde SGK’ya bildirmek zorundadırlar. Bu süre içerisinde bildirilmeyen her bir sigortalı için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanmakta idi. Bu uygulama ile bir çok işveren mağdur edilmekte ve işten çıkan işçi sayısına göre büyük miktarlarda ceza ödemek zorunda kalmakta idiler.
Bu makalede 6283 sayılı Kanunla yapılan düzenleme hakkında örneklerle detaylı bilgi verilmeye çalışılacaktır.
II- İLGİLİ MEVZUAT HÜKÜMLERİ
5510 sayılı Kanun’un 9. maddesi üçüncü fıkrası; “Birinci fıkranın (a), (c) ve (d) bentlerine göre sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından, (b) bendinde belirtilen şekillerde sona erenlerin durumları ise kendileri ve sözü edilen bentte belirtilen faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, en geç on gün içinde Kurum’a bildirilir…”hükmü,
5510 sayılı Kanun’un 102. maddesi 1 inci fıkrası(j) bendi(eski hüküm); “(Ek bent: 18.02.2009-5838/4 md. Yürürlük Tarihi: 01.08.2009) 9. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurum’ca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurum’ca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.”hükmü,
5510 sayılı Kanun’un 6283 sayılı Kanunla değiştirilen 102. maddesi 1 inci fıkrası(j) bendi; “9. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurum’ca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurum’ca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır.” hükmü,
5510 sayılı Kanun’un 6270 sayılı Kanunla değiştirilen 102. maddesi ikinci fıkrası; “Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirgenin veya belgenin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde, bu maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (g), (h) ve (j) bentlerinde öngörülen cezalar dörtte bir oranına karşılık gelen tutar üzerinden uygulanır.” hükmü,
5510 sayılı Kanun’un 102. maddesi 5 inci fıkrası; “İdarî para cezalarının, Kurum’a itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurum’ca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 89. maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.” Hükmü yer almaktadır.
III- İŞTEN AYRILAN VEYA ÇIKARILAN SİGORTALILAR
a- Bildirim Süresi: 5510 sayılı Kanun’un 9. maddesine göre işverenler sigortalılığı sona eren işçilerin“Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesi”ni en geç on gün içinde SGK’ya bildirmek zorundadırlar.
b- İdari Para Cezası: işten ayrılan veya çıkarılan işçileri on günlük süre içerisinde SGK’ya bildirmeyen işverenlere, bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanmaktadır.
IV- ÖRNEKLERLE KONUNUN AÇIKLANMASI
5510 sayılı Kanun’un 9. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalıların sigortalı işten ayrılış bildirgesi, ek 1 inci madde ile de 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesine tabi sandık sigortalılarının işten ayrılış tarihlerinden itibaren en geç on gün içinde Kurum’a verilmeyen bildirgeler hakkında 5510 sayılı Kanun’un 102. maddenin birinci fıkrasının (j) bendi gereğince idari para cezası uygulanmaktadır.
Örnek-1: (X) işyerinde çalışan sigortalı (A) 20.03.2012 tarihinde işten ayrılmış olsun, sigortalıya ait sigortalı işten ayrılış bildirgesi 10.04.2012 tarihinde Kurum’a e-sigorta yoluyla gönderilmiş olsun, bu durumda bildirgenin geç verilmesinden dolayı işverene uygulanacak idari para cezası tutarı 886,50/10 = 88,65 TL’dir. İşveren işten çıkış bildirgesini 30 günlük sürede verdiği için verilen bu idari para cezası; 88,65/4 = 22,16 TL olacaktır. Ayrıca, işverenin bu cezayı tebliğden itibaren 15 gün içerisinde ödemesi halinde ceza tutarı; 22,16×3/4 = 16,62 TL’dir.
5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun’un 2. maddesinin üçüncü fıkrasında göre ilgili kanunları gereğince uygulanacak adli ve idari para cezalarının hesaplanmasında ve ödenmesinde, bir Yeni Türk Lirası’nın (1 YTL) altında kalan tutarların dikkate alınmayacağı hükmü bulunduğundan, yukarıdaki örnekte ödenmesi gereken idari para cezası 16.00 TL olacaktır.
Örnek-2: Bilanço esasına göre defter tutan işveren (Y), 13.03.2012 tarihinde işten ayrılan 200 sigortalıya ait sigortalı işten ayrılış bildirgesini 30.03.2012 tarihinde Kurum’a verdiğini varsayalım. İşverene uygulanacak idari para cezası; 88,65 x 200 = 17.730,00 TL’dir. İşveren (Y) bilanço esasına göre defter tuttuğundan en fazla uygulanacak idari para cezası 886,50×12 = 10.638,00 TL’dir. İşveren (Y) işten ayrılış bildirgesini 30 gün içinde verdiğinden 10.638,00 x ¼ = 2.659,50 TL idari para cezası ödeyecektir. Şayet söz konusu ceza tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ödenirse bu durumda işveren (Y) 2.659,50 x 3/4 = 1.994,63 TL, kuruş kısmı atıldıktan sonra da 1.994,00 TL idari para cezası ödeyecektir.
Şayet 6283 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinin ilgili fıkrası değiştirilmemiş olsa idi, bu durumda yukarıdaki örnekte işveren (Y) 200 x 886,50 = 177.300,00 TL idari para cezası ödeyecekti.
Örnek-3: Defter tutmakla yükümlü işveren (Z), 14.03.2012 tarihinde işten ayrılan 100 sigortalının işten ayrılış bildirgelerini 29/3/2012 tarihinde SGK’ya verdiğini varsayalım. İşverene uygulanacak idari para cezası; 88,65 x 100 = 8.865,00 TL’dir. İşveren (Z) defter tutmakla yükümlü olduğundan en fazla uygulanacak idari para cezası 886,50×6 = 5.319.00 TL’dir. İşveren (Z) işten ayrılış bildirgesini 30 gün içinde verdiğinden 5.319,00 x 1/4 = 1.329,75 TL idari para cezası ödeyecektir. Şayet söz konusu ceza tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ödenirse bu durumda işveren (Z) 1.329,75 x 3/4 = 332.44 TL, kuruş kısmı atıldıktan sonra da 332,00 TL idari para cezası ödeyecektir.
Örnek-4: Defter tutmakla yükümlü olmayan işveren (V) 16.03.2012 tarihinde işten ayrılan 35 sigortalının işten ayrılış bildirgelerini 5/4/2012 tarihinde SGK’ya verdiğini varsayalım. İşverene uygulanacak idari para cezası; 88,65 x 35 = 3.102,75 TL’dir. İşveren (V) defter tutmakla yükümlü olmadığından en fazla uygulanacak idari para cezası 886,50×3 = 2.659,50 TL’dir. İşveren (Z) işten ayrılış bildirgesini 30 gün içinde verdiğinden 2.659,50 x 1/4 = 642,37 TL idari para cezası ödeyecektir. Şayet söz konusu ceza tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ödenirse bu durumda işveren (Z) 642,37 x 3/4 = 481,77 TL, kuruş kısmı atıldıktan sonra da 481,00 TL idari para cezası ödeyecektir.
Burada şu hususu açıklamakta yarar görülmektedir, yeni düzenlenen kanun hükmünde, “…bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır.” denildiğinden, işten ayrılan sigortalıların çıkış belgesi her ay ayrı ayrı değerlendirilmektedir.
Örnek: Bilanço esasına göre defter tutan bir işyerinden 2012 yılı Mart ayında 100 işçi, Nisan ayında 100 işçi Mayıs ayında 100 işçi işten ayrılmış ve işçilerin çıkışları süresinde bildirilmemiş olsun, bu durumda uygulanan idari para cezası Mart ayı için 100 x 88,65 = 8.865,00 TL, Nisan ayı için 100 x 88,65 = 8.865,00 TL, Mayıs ayı için 100 x 88,65 = 8.865,00 TL’dir. Defter ve belgelerin ibraz edilmemesi için verilmesi gereken idari para cezası ise 12 x 886,50 = 10.638,00 TL’dir. Kanunda her ay işten çıkan işçilerin çıkışları ayrı ayrı değerlendirileceği hükmü olduğundan, toplamda 300 x 88,65 = 26.595,00 TL, defterlerin ibraz edilmemesi için verilmesi gereken cezadan fazla olmasına rağmen, her ay ayrı değerlendirildiğinde uygulanan ceza tutarı kayıtların ibraz edilmemesine uygulanan cezadan daha düşük olduğundan her ay ayrı ayrı verilen ceza uygulanacaktır.
V- SONUÇ
5510 sayılı Kanun’a göre işverenler, işyerlerinde çalışan sigortalılara ait “Aylık Prim ve Hizmet Belgesi”ni, her ay SGK’ya vermek zorundadırlar. Söz konusu belgede sigortalıların işten ayrıldığı tarihler belirtilmektedir. Sigortalılara ait bilgilerin Aylık Prim ve Hizmet Belgesi’nde olmasına ve söz konusu belgeyi SGK’ya zamanında vermeyen işverenlere idari para cezası uygulanmasına rağmen, aynı bilgilerin başka bir belge ile sigortalının işten ayrıldığı tarihten itibaren 10 gün içinde işverenlerden alınması ve vermeyen işverenlere de her bir sigortalı için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanması zaten hakkaniyetli değildi.
6283 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinin ilgili fıkrası değiştirilerek, söz konusu cezanın 10 kat azalması ve maksimum cezanın işverenlerin tutmakla yükümlü olduğu defterlerin ibraz edilmemesi halinde uygulanacak idari para cezasını geçmemesi düzenlemesi, hakkaniyetli ve isabetli olmuştur.
Ancak, kanundaki bu hükmün uygulanması, özellikle ihale konusu işlerde işverenleri kısmen de olsa yine mağdur edebilecektir. Çünkü, ihale konusu işlerin başlama ve bitiş tarihleri zaten SGK’ya bildirilmekte olup, işin bitiş tarihi bilinmesine rağmen ayrıca sigortalılarında işten ayrılışlarının bildirilmesinin hiçbir anlamı ve gereği yoktur.
Mehmet UZUN*
E- Yaklaşım
Yorum Gönder